banner127

MOĞOLİSTAN İZLENİMLERİ (3)


Adnan Altaylı

Adnan Altaylı

Okunma 03 Ekim 2022, 16:05


Ertesi gün kahvaltıdan sonra Rancher Station'dan ayrılmak ve Hoton ve Khurgan Gölü'ne gitmek için çadırlarımızı topluyoruz. 
Daha önceki sorularıma verdiği cevaplardan dolayı bayağı endişe duyduğım Tolegen'e çekinerek Hoton Gölü'ne gitme seyahatimizin ne kadar süreceğini sordum.  Tolegen'in cevabı endişelerimde ne kadar haklı olduğumu ispat etti... 6 saat ağbi..☺️
Artık anladım ki Moğolistan'da her yer, her yere çok uzak... Bu arada kısaca değinmek isterim ki sloganı ''Masmavi gökler ülkesi'' olan Moğolistan; dünyanın en geniş on dokuzuncu ve en seyrek nüfuslu ülkesidir.. 1.564.116 kilometre kare büyüklüğündeki bu ülkenin nüfusu sadece 3.3 milyon.. Bu nüfusun %40'ı da başkent Ulanbatur'da yaşıyor.
Sophia yine gayet güzel bir kahvaltı hazırlamış. Kahvaltılıklara ilaveten yaptığı yumurtalı ekmek güzel bir sürprizdi. Bununla beraber kahvaltıda yağda yumurta, bal, reçel, meyva suyu ve benim favorim mavi sarı kağıtlı bisküvi de var.
Kahvaltıya bir de misafirimiz var. Rancher Station'da görevli bir diğer Rancher Gantulga... Türk'üm dediğimde ben de Türk'üm diyen bir Rancher...
Yine zor yol şartlarında ilk mola yerine vardığımızda üç saat kadar zaman geçmişti. Ne o bizi bıraktı ne de biz onu.. Rancher Station'da ayrıldığımız White River ile Akhsu Kopir'de tekrar buluştuk. 
White River kaynağını Altay Tavan Bogd'daki Potanin Buzulundan alıyor.  yaz aylarındad buzullar eridğinde rengi süt gibi beyaz oluyor. Batı Moğolistan'ı baştan başa geçen 111 km. uzunluğundaki nehir Tsengel Soum yakınlarında Khovd Nehri ile birleşir. 
Verdiğimiz molada diğer bir araçtan aldığımız davete katılarak Buuz ve Huushur ile karnımızı doyurup Moğol Votkası ile yemeği sonlandırıyoruz.
Buuz; Moğol mantısı olarak tanımlanabilecek bir yemek. Türk mantısından farkı hamurunun büyük ebatlarda olması. Huushuur ise Moğolistan'ın geleneksel yemeklerinden biri olup, içine kıyma konularak yağda kızartılan hamur olarak tanımlanabilir.
Bu arada anlatımlarımın başında yapmam gereken ama nedenini bilmediğim bir şekilde unuttuğum bir konuyu açıklamak ve seyahat arkadaşlarımı size tanıtmak istiyorum.  Sultankhan Sophia  ve Tolegen. 
Sophia;  Ölgii'deki bir okulda  İngilizce öğretmeni olarak görev yapıyor. Benim bu gezi için üç seneden beri görüşmelerde bulunduğum ve sonunda geziyi organize eden arkadaşım. Hangi gün nereye gidileceğinin planlanması, otel rezervasyonu, uçak biletimin ve altı gün sürecek gezide yenilip içilecek her şeyin alınması, araç kiralanması, kahvaltı ve yemeğin yapılması Sophia'nın görevleri... Bir nevi annemiz ☺️ Bize ''ogluşum'' dediğine göre anneliği bayağı benimsedi..
Tolegen ise aslında resmi bir rehber ve aynı zamanda aracımızın şoförü.. Olmayan yollarda aracımızı sürmek, nerelerde mola vereceğimizi, nerelerde kamp kurulacağını belirlemek de Tolegen'in görevlerinden bazıları..
Yemek molasından sonra artık istikamet Khoton ve Khurgan Gölleri.. Yolda uğradığımız çok eski bir Kazak Mezarlığında gördük ki o zamanlarda da zenginin mezarı gösterişli ve  diğerlerinden farklıymış. 
Yolumuz üzerinde bozkırın orta yerinde bir ''balbal'' görüyoruz. Yapayalnız tek başına yatan bir Türk kahramanı.. Kimdir, neden burada yatmaktadır, ailesi, oğlu, kızı kimlerdir, ne gibi bir kahramanlık yapmıştır ki mezarı başına balbal dikilmiştir, kimler dikmiştir... Zihinlerde bir sürü soru, gözlerde  iki damla yaş ayrılıyoruz kahramanın mezarı başından...
Son moladan sonra yaklaşık dört saat süren ve bayağı bozuk yollardaki yolculuktan sonra ve akşam üstü Khurgan Gölü kıyısında geceleyeceğimiz ger kampına ulaşıyoruz. 
Ulanbatur'da üniversitede ''demiryolu'' bölümünde okuyan ve mezun olduğunda Moğolistan Demiryolu şirketinde çalışacak olan Balapan Syerikbol ve iki kardeşinin işlettiği bu kampta misafirler için dört yataklı bir Kazak Geri bulunuyor.  
Kazak gerleri, Moğol gerlerine göre daha geniş ve daha yüksek oluyor. Ger kapısından içeri girerken mutlaka kafanızı eğmeniz gerekiyor çünkü kapı boyu sizin boyunuzdan her zaman daha kısa oluyor. 
Akşam yemeği ve kahvaltı yine Sophia'dan.. Daha önce dereden su getiren Sophia bu sefer de Khurgan Gölünün suyunu yemek ve çay için kullanıyor.
Çay denilince bizim aklımıza geleneksel bildiğimiz çay geliyor ve Sophia'da benim için Lipton sallama çayı almış. Ancak Moğol ve Kazaklarda çayın anlamı başka. 
Önce suyu kaynatıyorlar, ardından kaynayan suya önce süt ve tuz ve daha sonrada çay ilave ederek sütlü çay yapıyorlar, sıcak sıcak ve tas içinde içiyorlar. Genelde tuzlu olmakla birlikte tuz koymadan sütlü çay hazırlayanlar da mevcut.  Bu arada eğer tuzlu yapılmamışsa ve tuzlu olması isteniyorsa tasın içine ''tuzlu tereyağ'' katıp da içenler de var...
Sabah kahvaltıdan sonra başlayan ve bir saat süren yolculuğumuz   Tolegen'in verdiği mola ile sona eriyor. Bu günlük yolculuk bitti zannederken buranın bu bölgede bulunan Pedroglif (kaya yazıtı) Kompleksinin bir bölümünün bulunduğu yer olduğunu anlıyorum..
MÖ 12.000 yıl öncesinde yapılan yazıtlara dokunmak apayrı bir duygu.. 
Kimdi bunu kayaya işleyen, ne amaçla yaptı o hayvan figürünü, kime ne mesaj verdi? Ama gerçekten o yazıtlara dokunmak insana tarifsiz bir heyecan veriyor..
Bu bölgedeki kompleks üç ayrı bölgeden oluşuyor ve kaya yazıtları yüksek dağ yamaçlarında bulunuyor. Çıkabildiğimiz yerlerde değişik hayvan figürleri görmek ve fotoğraflamak şansına eriştim.  Milli park bölgesinde bulunan çok sayıdaki mağarada bir milyon civarında pedroglif bulunmaktaymış..
Buradan ayrıldıktan kısa bir süre sonra Khoton Gölü kıyısındaki kamp yerimizde çadırlarımızı tekrar kuruyoruz..
Kamp yerimizin hemen karşısındaki dağın iki ayrı yerinde yine pedroglifler mevcut. Çadırları kurduktan sonra Sophia ile birlikte tırmanıyoruz dağa.. Tolegen araçta uyuklamayı seçti.
Altay Dağları eteklerinde bulunan Khoton Gölü; Altay Tavan Bogd Milli Parkında bulunan bir tatlı su gölü. Denizden yüksekliği 2000 metre olan göl; Moğolistan'ın yüzey alanı bakımından yirmi altınca büyük gölü..
Pedroglifleri görmek için dağlara tırmanmak, yemek ve çay içi n gerekli suyu gölden getirmede  Sophia'ya yardım etmek, gölde taş sektirmek, gezinti yapıp yağmura yakalanmak ve ardından gelen fırtınada çadırdan çıkıp araca sığınmak.... Yorucu bir günden akılda kalanlar bunlardı... (DEVAMI HAFTAYA)

banner128
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.