banner113

Başhekim Ladamyalı ALKÜ'nün çehresini değiştirdi 

banner106

Alanya'nın en büyük ve en yoğun Hastanelerinden biri olan ALKÜ'nün Başhekim Prof. Dr Hüseyin Lakadamyalı, göreve geldiği günden itibaren önemli işlere imza atarak adeta hastanenin çehresini değiştirdi.

Başhekim Ladamyalı ALKÜ'nün çehresini değiştirdi 
10 Temmuz 2021 Cumartesi 15:36

banner108
banner238


Başhekim Lakadamyalı, Posta TV'de ilçedeki aşılama rakamlarının 170 bini geçtiğini ifade etti. Alanya'nın neredeyse yüzde 60'ının aşılandığını belirten Lakadamyalı, "Aşılamanın hızlanmasıyla vaka artışları ve hastaneye yatışlar düştü" dedi

Hasan Basri Savaş’ın sunduğu ‘’Nefes’’ programına konuk olan  Prof. Dr. Hüseyin Lakadamyalı, canlı yayında pandemiden büyük oranda etkilenen astım hastalığından bahsederken, ALKÜ  AEAH’taki yeni birim ve hizmetlerin yıl sonuna kadar tamamlanarak, hastanenin parmakla gösterilen bir yer haline dönüşeceğini aktardı. ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi  Prof. Dr. Hüseyin Lakadamyalı, pandemi döneminde en riskli gruplar arasında bulunan astım hastalığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Lakadamyalı, hastalığın gün içinde bile belirti göstermesinde farklılıklar olabileceğini ve astımda rol oynaya faktörleri canlı yayında izleyiciler ile paylaştı.Aşılama konusunda Alanya’da vatandaşın ilgili olduğunu belirten Lakadamyalı, astım hastalığında da aşılamanın önemli bir faktör olduğunu belirtirken ALKÜ hastanesinde bu kapsamda verilen hizmetlerde gelişmeler yaşanacağını müjdeledi.

‘4 MİLYON ASTIM HASTASI VAR’
Astımın nasıl bir hastalık olduğunu ve arka planda hangi faktörlerle ortaya çıktığını ve korunmanın mümkün olup olmadığı konusunda konuşan Lakadamyalı, " Astım akciğerlerimize havayı taşıyan, taşıyıcı havayolu diye adlandırdığımız nefes borularımızın darlığıyla giden bir hastalık türü. Bu darlığın temel nedeni hava yollarında ortaya çıkan bir tür iltihaplanma. Bu iltihaplanma, ödem ve çevresindeki kas dokusunun daralması ile birlikte hava yollarında bir tıkanıklığa yol açıyor. Tıkayıcı akciğer hastalıkları içerisinde de karşımıza en yaygın olarak çıkan hastalık. Ülkemize baktığımız zaman erişkin nüfusunun yüzde 5'i civarında etkileniyor. Yani ülkemizde aktif 4 milyona yakın astım hastası var’’ dedi.

GENETİK VE ÇEVRESEL FAKTÖR ETKİSİ
Astım hastalığının gelişmesinde iki ana faktörün ön plana çıktığını belirten Lakadamyalı, çevresel ve genetik faktörler olduğunu kaydetti. Lakadamyalı, " Anne ya da babada astım varsa çocuğun astım olma oranı yaklaşık yüzde 20-25 civarında. Hem anne hem de babada astım hastalığı varsa bu oran yüzde seksenlerin üzerine gelir. Genetik ile birlikte çeşitli çevresel faktörler, alerjenler, hava kirleticileri, mesleki bir takım tahriş edici maddeler, çeşitli kimyasal etkenler hava yollarında var olan aşırı duyarlılık, hassasiyeti tetikleyerek hava yollarında çoğu zaman kendiliğinden düzelebilen bir darlığa yol açıyor. Bu da erken dönemde hırıltılı solunum, nefes darlığı gibi şikâyetler ile karşımıza çıkıyor’’ diye konuştu.

SİGARANIN ETKİSİ 
En büyük etkenlerden sigaranın astıma etkisinden de söz eden Lakadamyalı," Anne adayının pasif ya da aktif sigara içiciliği bile doğacak olan bebeği etkiliyor. Sigara, havayollarının doğrudan müzmin bir iltihap reaksiyonunun başlamasına sebep oluyor. Doğum sonrasında da aktif ve pasif sigara içiciliği, 8 kata kadar astım hastalığının gelişmesini olumsuz yönde etkiliyor. Akciğer sağlığımızı korumak için en önemli parametre, başta sigara olmak üzere tütün ve tütün ürünleri ile aktif olarak mücadele etmemiz gerekiyor" dedi. 

SOSYAL GELİŞMİŞLİK ASTIM ORANINI ARTTIRIYOR 
Astımın sıklığının çocukluk yaş grubuna bakıldığı zaman toplumda görülme oranı yüzde 5 ile 10 civarında, erişkin yaş grubuna gelindiğinde ise yüzde 5 ile 8 civarında görülme sıklığında bahsedildiğini aktaran Lakadamyalı," Yıllar içerisinde bu oran %2'lerden %5'lere çıkıyor. Yani astım hastalığı yıllar içerisinde artış gösteriyor. İnsanlar kırsal hayatla yani vücudun daha çok kendini doğru bir şekilde tanımlayabileceği, bağışıklık sistemini yönetebileceği daha çok uyaranla karşılaştığı alandan daha izole ve temiz alanlarda yaşamaya başladığı andan itibaren bu tür hastalıklarda artış olduğu gösterilmiş. Yani daha temiz,daha izole, daha küçük aile yapısı,birçok temizleyicinin daha çok kullanılması,doğal hayattan uzaklaşmak bu tür hastalıkların riskini de çok belirgin olarak arttırıyor. Dolayısıyla sosyal anlamda gelişmişlik astımın görülme oranını artırıyor" diye konuştu.

SEMPTOMLARI DEĞİŞİKLİK GÖSTERİYOR 
Astım hastalığı semptomlarını değişkenlik gösterdiğini ifade eden Lakadamyalı, "Hafif hastalarda dönem dönem ortaya çıkan öksürükler, gece başını yastığa koyduğu zaman ortaya çıkan hırıltılı, hışıltılı solunum, grip ve soğuk algınlığı sonrası bir türlü düzelmeyen öksürük ve nefes darlığı gibi şikâyetler ortaya çıkabiliyor. Bu belirtiler bazen çocukluk çağında ortaya çıkarken bazen ileri yaşlarda 80 li yaşlardan sonra da astım çıkabiliyor. Yetişkin çağında ortaya çıkan astım yaşam boyu kişiye eşlik ediyor. Astım hastalığı belirtileri de değişiklik oluyor. Gece belirtileri gösteren kişi gün içerisinde kendini daha iyi hissedebiliyor. Mevsim geçişlerinde alerjisi olan kişilerin örneğin, polene alerjisi olan bir kişi, belirtileri daha fazla hissetmeye başlıyor. Kış mevsiminde bir hasta viral enfeksiyonlarla birlikte astımın çok daha sık tetiklediğini astım hastalarının kış mevsimini biraz daha zor geçirdiğini görebiliyoruz" dedi.

ERKEN TANI İLE HASTALIĞI ÖNLEMEK MÜMKÜN
Özellikle çocukluk çağında görülen sorunların uzun vadede açtığı sorunlar hakkında bilgi veren Lakadamyalı, erken tanının önemine değinerek, " Çocukların erken tanı alması çok önemli. Erken tanı almayan hasta grubunda yaşları ilerledikçe hava yollarında kalıcı darlığa doğru bir geçiş ortaya çıkıyor ve akciğerin hacim ve kapasitesinde yaşam boyu ortaya çıkan birtakım darlıklar meydana gelebiliyor. Hava yolunda iltihap iyi bir durum olduğu için yıllar içerisinde bu iltihaplar farklı doku, organ sistemlerini etkileyebiliyor. Ancak erken ve doğru tanı konulduğu zaman doğru tedavi ile birlikte, bu tür sorunların neredeyse tamamını önlemek mümkün. 

COVID-19 HASTALIĞINA DAHA KOLAY YAKALANIYORLAR 
Astım hastalarının Covid-19 için daha fazla dikkat etmesi gerektiğini ve hangi risk faktörlerinin astım hastalarında daha etkili olduğunu belirten Lakadamyalı, "Pandemi, astım hastalarının kovid-19 açısından daha önemli ve ciddi bir tedbir almaları konusunda bir uyarı ile başladı. 50 yaş üzerindeyseniz, kronik karaciğer, böbrek hastalığınız ve bağışıklık sisteminizi etkileyen bir takım kronik hastalıklarınızı varsa ya da zor, ağır astım dediğimiz gruba giriyorsa, bu sebeple de bağışıklık sisteminizi baskı altında tutan kortizon türevi ilaçların yüksek dozda uzun süre kullanılması gereken, aslında olarak bu tür bir hasta grubunda açsanız kovid-19 hastalığına daha kolay yakalanırsınız daha ağır yakalanırsanız. Kişinin ağır bir astım hastalığı yoksa kovid-19 açısından kişinin toplumdaki normal bir insandan farkı yok’’ dedi.

'TÜNELİN UCU GÖRÜNÜYOR'
Hızlanan aşı süreci ile birlikte tünelin ucunun görüldüğünü aktararak astım hastalarını da aşı olmaları konusunda uyardı. Lakadamyalı, "Astım hastalarımızın da çekinmeden aşılarını olmaları, sezonluk olarak kovid-19 aşılarını olmalarını kesinlikle öneriyorum. Toplumun %70'ine varan grubunun aşılanmasının tam olarak gerçekleşmemesi nedeniyle hala önemli korona virüs tedbirlerinin devam etmesi gerektiğini biliyoruz’’ açıklamasında bulundu.

170 BİN AŞILAMAYI GEÇTİK
Aşılama noktasında oldukça hız kat edildiğini aktaran Lakadamyalı, toplam aşılama hakkında, " Alanya ölçeğinde yaklaşık  170 bin aşının yapıldığını görüyoruz.110-115 bin civarı Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapıldı. Toplam sayımız 170 binleri geçmiş durumdayız. Tabii bunlar günlük ve anlık olarak değişen dinamik rakamlar. Yani aşılama anlamında yüzde 60'a yaklaşıyoruz. Aşılamanın hızlanması ile birlikte vaka artış hızının düştüğünü hastaneye yatışların azaldığını öncelikle özellikle aşılanan grupta görüyoruz. Hastanemizde bin 400' e yakın sağlık çalışanımız var. Bu sağlık çalışanlarımızın bin 200 kadarı daha önce hastalığı geçirmeyen grup. Onlar tam olarak aşılandı, çift doz aşısını oldu, üzerinden 15 gün geçtikten sonra 20 civarında kişi tekrar hastalandı. Ama bunların hiçbirisi hastanede yatmak zorunda kalmadı, yoğun bakımda yatmadı, entübe olmadı. Bu anlamda sağlık çalışanlarımız açısından herhangi bir kayıp yaşamadık. Bu bize aşının gerçeğini çok daha doğru şekilde gösteriyor diye düşünüyorum. Aşı olmak bence artık bireysel bir tercihten toplumu korumaya yönelik toplumsal  bir tercih olduğunu düşünüyorum. Bütün dünyayı etkileyen bir hastalıktan söz ettiğimiz zaman aşı da bireysel bir konudan çıkıp toplumsal Bir konuya dönüşüyor" dedi. 

GELENLERİN BİR KISMI AŞISIZ
Lakadamyalı, Alanya’nın önemli bir konumda olduğuna değinerek, daha dikkatli olunması gerektiği konusunda uyardı. Lakadamyalı,’’Akdeniz Bölgesi turizm açısından sadece ülkemizin değil tüm dünyanın göz bebeği. Dolayısı ile dünyanın farklı ülkelerinden gelen misafirlerimiz var. Maalesef gelen misafirlerimizin önemli bir kısmının aşı olmadığını da biliyoruz. Alanya olarak kapanmanın turizm açısından ciddi ekonomik kayıplara yol açtığını düşünürsek bizim bahsettiğimiz temel temizlik, maske ve mesafe kurallarına çok daha titizlikle uyumamız gerektiğini tekrar ifade etmek isterim. Aşı olsak bile toplumun belirli bir oranının hatta dünyanın belirli bir oranının aşılanmasının tam gerçekleşmemesi yani toplumsal bağışıklamaya öyle bir yöntemle ulaşamadığımız bugünlerde özellikle bayramın yaklaştığı bugünlerde çok kritik bir konu.

AŞI OLMAK YETMİYOR
 Toplum olarak kapanma döneminde tedbirlere gayet güzel uyduk. Bunların olumlu etkilerini de gördük. Alanya’mızda özellikle ciddi bir teveccüh olduğunu, saçlarımızın aşıya çok istekli olduğunu,büyük oranda eksiksiz geldiklerini görüyoruz. Ama hala o pandemi ortadan kalkmış değil. Dolayısı ile aşımızı olsak bile temel kurallara uymamız gerekiyor" diye konuştu.

ALKÜ'DE GÜÇLÜ KLİNİK
Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne dönüşen, ALKÜ hastanesinin göğüs hastalıkları kliniği ile ilgili yeni tedavi imkânları ve yeni birimlerle ilgili bilgi veren Lakadamyalı, "Göğüs hastalıkları kliniği içerisinde iki profesör, bir doktora öğretim üyesi ve 3 tane değerli uzman hekim arkadaşımız bulunuyor. Yani bu bölgede yetkinlik açısından oldukça güçlü bir göğüs hastalıkları kliniği var. Toplam 24 yataklı bir servisimiz var. 4 yatağını uyku merkezi olarak kullanıyoruz. Orası, uykuda özellikle solunum bozukluklarının tanı ve tedavisinde kullandığımız, tüm gece kesintisiz uyku kayıtlarını aldığımız bir uyku merkezi. Özellikle bir eğitim kliniğiyseniz ve belirli bir nitelikte sağlık hizmeti üretiyorsanız bunun olması gerekiyor. Hava yollarının değerlendirilmesinde ve özellikle hava yollarının içerisindeki yabancı cisimler, tümörler, birtakım normal olmayan oluşumların gözle görülerek alınmasını sağlayan ucu kameralı cihazlarla yapılan bronkoskoplarımız var. Onlarla bronkoskopi işlemi yapıyoruz. Bu hem tanısal bir işlem hem de tedavi amacı sağlayan işlem. Başta astım olmak üzere hava yollarının darlığı ile giden, hava yollarındaki darlığın şiddetini, karakterini ortaya çıkaran bir takım testlerini yaptığımız bir solunum fizyoloji laboratuarımız var. Solunum fizyoloji laboratuarımız Bu yıl sonuna doğru yapısı olarak biraz daha genişleyecek, daha nitelikli bir hal alacak. Sadece hava yollarının darlığına ölçen değil akciğerlerin hacmini ölçen, geçirgenliğini değerlendirebilen difüzyon testi dediğimiz testlere doğru ve bir süre sonra da kalp ve akciğer hastalıklarının hem ayrıca tanısında hem de sporcu sağlığını değerlendirmede kullandığımız kalp-akciğer performansını değerlendiren kardiyopulmoner  egzersiz test dediğimiz teste doğru bir yapılanma içerisindeyiz. Bu yıl sonuna kadar ümit ediyorum ki bu yapılanmayı tamamlarız. Böylelikle hem tanı anlamında hem de tedavi anlamında bölgemizde de parmakla gösterilebilecek eksiksiz nitelikli bir sağlık hizmetini göğüs hastalıkları olarak kurmuş olacağız. Özellikle alerjik tipteki astım hastalığının değerlendirilmesi için  aktif olarak göğüs hastalıkları kliniği olarak kullanıyoruz. Yoğun bakımda özellikle entübe olmayan maske ile akciğerin havalandırılması gibi işlemlerde de bu tür hasta grubunda da cihaz parkurumuz ve yeterli donanımda ekip kadromuz var. Geçici süre akciğer kapasitesinin istenilen düzeyde oksijenizasyonu sağlanması için yardımcı tedavi yöntemlerimiz de var’’ diye konuştu.- Özlem KAYGUSUZ-Alanya Postası
 
 

banner109
banner110
banner111
banner239
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.