Alanya, Türkiye’nin en büyük ve en dinamik ilçelerinden biri. Nüfusu, ekonomisi, turizmi ve hareketliliğiyle onlarca ilden daha fazla yük taşıyor. Yıllardır dillendirdiğimiz “Alanya il olmalı” talebimiz hala bir karşılık bulmamışken, şimdi elimizdeki kurumlar da bir bir elimizden alınıyor. Son örnek: Alanya Mal Müdürlüğü’nün Antalya’ya taşınma kararı.
Bu karar, masa başında alınmış teknik bir düzenleme gibi sunulsa da sahada ciddi sonuçlar doğuracak. Hele ki yaz sıcağında, kavurucu trafiğin içinden geçip evrak yetiştirmeye çalışan esnaf için bu karar tam anlamıyla ekonomik bir darbedir. Taşımalı eğitim sisteminde çalışan minibüsçü esnafı, zaten ödemelerini gecikmeli alıyordu. Şimdi Mal Müdürlüğü’nün Antalya’ya gitmesiyle bu gecikmeler daha da artacak. Bu durum sadece bir kamu hizmeti sorunu değil, aynı zamanda geçim mücadelesi veren binlerce Alanyalının sorunudur.
İşte burada devreye siyaset girmeli.
AK Parti Alanya İlçe Başkanı Mehmet Şarani Tavlı’ya açıkça söylemek gerekir:
Bu mesele sizin sınavınız.
Bu kararın geri çekilmesi için elinizi taşın altına koymazsanız, halk bu sessizliği not eder. Çünkü bu sadece bir müdürlük meselesi değil; Alanya’nın kaderiyle ilgili bir tercih meselesidir.
Alanya halkı artık şunu net görmek istiyor:
Kurumlarımızı mı büyüteceğiz, yoksa sessiz sedasız tasfiye mi edeceğiz?
Bizi il yapmayanlar, şimdi eldeki müdürlüğü de elimizden alıyorsa bu soruyu sorma hakkımız doğar:
Alanya sahipsiz mi?
Hayır, değil!
Ama eğer bu karara yeterli ses çıkmazsa, Ankara’ya güçlü bir tepki iletilmezse, biz gerçekten sahipsiz kalacağız. Siyaset, böylesi anlarda halkın yanında olmalı. Sessiz kalmak, bu yanlış kararı onaylamak demektir.
Bu yazıyı kaleme alırken yüzlerce esnafın, vatandaşın, belediye personelinin ve yerel yöneticinin içinden yükselen ortak cümleyi duyar gibiyim:
“Bu yanlış karardan bir an evvel dönülmeli.”
Unutulmasın…
Bir ilçenin büyüklüğü, tabelasında değil; halkının hakkına sahip çıkanlarda ölçülür.
Ve halk, kendisine sahip çıkanları unutmaz.
Ama susanları da…