İddialara göre Alanya’da patlak veren sahte kimlikli arsa satışı skandalı, taşınmaz mülkiyet sisteminin güvenliğini yeniden gündeme taşıdı. Alanya Posta Gazetesinden Alkın Biricik'in haberine göre Almanya’da yaşayan 68 yaşındaki gurbetçi Ümmü Demirkıran’ın adına kayıtlı 1.5 milyon Euro’luk arsa, sahte kimlik ve pasaportla satıldı. Ancak olayın en çarpıcı yönü, bu satışın nasıl bu kadar profesyonelce ve ayrıntılı bir şekilde planlandığı: Tapudaki taşınmaza ait bilgiler dolandırıcıların eline nasıl geçti? Tapu sisteminde güvenlik açığı mı var, yoksa içeriden yardım mı alındı?

Sahte Kimlikle Satış, Gerçek Sahibi Tesadüfen Öğrendi

Kestel Mahallesi 904 ada 4 parselde bulunan, 958 metrekarelik arsa, sahibi Ümmü Demirkıran’ın bilgisi dışında el değiştirdi. Sahte pasaport ve kimlik kartıyla gerçekleştirilen satış, 28 Mart 2025’te resmiyet kazandı. Ümmü Demirkıran’ın eşi tarafından 1987 yılında alınan arsa, zaman içinde imar düzenlemeleriyle küçülse de değeri artarak 1.5 milyon Euro seviyesine ulaştı.

Ancak gurbetçi kadının haberi olmadan yapılan bu işlem, arsayı ilk kez satışa aracılık eden emlakçının yeniden ilan açmasıyla ortaya çıktı. Durumu fark eden Demirkıran, Almanya’dan yola çıkıp 17 Nisan’da İpsala Gümrük Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaptı. Alanya’ya geldiğinde arsanın kendisinin bilgileri kullanılarak, ancak başka bir kişinin fotoğrafı bulunan sahte pasaportla satıldığını öğrendi. Şok içindeki kadın hemen avukatıyla harekete geçti.

Tapu Bilgileri Nasıl Sızdı?

Alanya’da Feci Son: Motosiklet Midibüse Çarptı, 2 Genç Hayatını Kaybetti Alanya’da Feci Son: Motosiklet Midibüse Çarptı, 2 Genç Hayatını Kaybetti

Olayın ortaya çıkmasıyla birlikte asıl tartışma şu soruda düğümlendi: Bu arsaya ait bilgiler — ada, parsel numarası, geçmiş kayıtlar ve malikin adı — üçüncü kişilerin eline nasıl geçti?

Ümmü Demirkıran’ın beyanlarına göre, sahte belgeleri kullanan dolandırıcılar, sadece yüzeysel değil, detaylı bilgiye de sahipti. Bu da akıllara, “Tapu müdürlüklerinde çalışan personelden bilgi mi sızdırıldı?” sorusunu getirdi. Çünkü Türkiye’de tapu kayıtlarına erişim, kişisel verilere giren bilgiler nedeniyle yasal prosedürlere bağlı. Resmi vekâlet olmadan üçüncü kişilere tapu bilgisi verilmesi yasak.

Ancak uygulamada bunun tersi örnekler çok. Özellikle bazı bölgelerde emlakçılar, müteahhitler ya da taşınmaz takibi yapan şahıslar, tapu içinden tanıdıkları vasıtasıyla malik bilgilerine, ada-parsel numaralarına ve geçmiş işlemlere kolaylıkla ulaşabiliyor. Bu durum kamuoyunda “zımni bir sistem açığı” olarak yorumlanıyor.

Avukat: “Kimlik Kontrolü Yok, Sahte Belgelerle İşlem Yapıldı”

Ümmü Demirkıran’ın avukatı Haydar Uyar, “Tapu memurları işlem sırasında kimlik kontrolünü gerektiği gibi yapmamış. İşleme esas belgeler incelendiğinde, Alman pasaportu olduğu söylenen sahte belgenin üzerinde başka bir kadının — büyük ihtimalle yabancı uyruklu — fotoğrafı bulunuyor. Buna rağmen tapuda işlem gerçekleşmiş. Sahtecilik çok bariz ama sistem kontrolsüz” dedi.

Uyar, tapu bilgilerine nasıl ulaşıldığı sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Bir taşınmaza ait ada-parsel, malik bilgisi ve imar geçmişi öyle herkesin kolayca ulaşabileceği şeyler değil. Sistemsel bir sızma ya da içeriden sağlanan bilgi olmadan bu tür bir satış imkânsız.”

Tapu Çalışanlarına Suç Duyurusu Gündemde

Ümmü Demirkıran, sadece dolandırıcılardan değil, tapudaki süreci onaylayan kamu görevlilerinden de şikâyetçi oldu. Sadece satışın iptali için değil, tapuda görevli memurlar hakkında da suç duyurusunda bulunulacağı bildirildi. Çünkü sistem gereği, bir satış işlemi sırasında hem kimlik hem de malik kontrolünün detaylı yapılması gerekiyor.

“Tapuda bana bilgi verilmedi ama dolandırıcı satış yaptı. Ben bu arsayı eşimle birlikte çalışarak kazandım. Şimdi sahte belgelerle elimden alındı. Tapuda kim yardımcı olduysa ortaya çıkmasını istiyorum” diyen Ümmü Demirkıran, olayın peşini bırakmayacağını söyledi.

Gözler Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nde

Alanya’daki bu olay, tapu güvenliğini ülke çapında tartışmaya açtı. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün sistem güvenliği, personel yetki sınırları ve bilgi erişim protokolleri yeniden gözden geçirilmek zorunda. Vatandaşların kişisel verilerinin korunması anayasal güvence altında olmasına rağmen, birçok yerde bu güvenliğin zedelendiği açık.

Ayrıca bu vaka, emlak piyasasında giderek yaygınlaşan sahtecilik girişimlerine karşı daha sıkı denetimlerin gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.

Bu Bir Uyarıdır

Alanya’daki bu vakada henüz tüm failler yakalanmış değil. Ancak tapu kayıtlarının kolayca üçüncü kişilerin eline geçebildiği, sahte belgelerle işlem yapılabildiği ve sistemin bazı yerlerinde zafiyet olduğu artık inkâr edilemez bir gerçek. Bu olay sadece bir vatandaşın mülkiyet hakkının gaspı değil, kamu sistemine olan güvenin sarsılması anlamına geliyor.

Yetkililer şimdi kamuoyuna net bir yanıt borçlu: Bu bilgiler nasıl sızdı? Kim sağladı? Sistem mi açık verdi, yoksa insanlar mı?