banner158

Dr Ömer Kocaman "Ülkem, Antalyam, Alanyam İçin Varım'

Dr Ömer Kocaman

Dr Ömer Kocaman



Okunma 11 Mayıs 2018, 20:34

Ak Parti Antalya Milletvekili aday adayı Dr Ömer Kocaman ile röportaj



Dr. Ömer Kocaman ‘Ülkemizin kalkınması Antalya’mızın sorunlarının çözümü için varım'

Yıllarca Başbakanlık TİKA ve uluslararası bir teşkilat olan Türk Konseyi’nde uluslararası projelerin yönetiminde ve gerçekleştirilmesinde başarıyla görev yapan Alanyalı Dr. Ömer Kocaman, Ak Parti Antalya Milletvekilliği için aday adayı oldu. Dr. Kocaman, “Akademik hayatta, Başbakanlık TİKA kariyerimde ve son dönemde stratejik açıdan son derece önemli bir teşkilat olan Türk Konseyi’nde edindiğim bilgi, birikim ve tecrübelerimi ülkemin, bölgemin ve kentimin kalkınmasına katkı vermek amacıyla Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti saflarında yer almak istiyorum.” şeklinde konuştu. 



Klasik bir soruyla başlayalım, Dr. Ömer Kocaman’ı bize anlatır mısınız? 
1975 yılında Alanya’da dünyaya geldim, ilk, orta ve lise eğitimini Alanya’da tamamladım. 1998 yılında Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldum. Üniversite 3. Sınıfta İlber Ortaylı ve Hakan Kırımlı hocalarla tanışmam hayatımda önemli bir dönüm noktası oldu. Bu dönemde Rusya, Orta Asya, Kafkaslarda yaşayan Müslüman Türk halkları tarihine büyük ilgi duymaya başladım. Rusya tarihi ve dış siyaseti de ilgi alanıma girdi.  Rusya dış politikasında Orta Asya ve Kafkasya’nın yeri ve önemi üzerine bilimsel çalışmalar yapmak için bir kararlılık oluştu. Aynı dönemde akademik kariyer yapma kararı verdim ve Bilkent Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım.

Rusya, Orta Asya, Kafkasya, Afrika ve Balkanlara uzanan mesleki öykünüzün gelişimi nasıl oldu?
Öncelikle Rusya ile başlayalım. Rusya’nın dünyaca saygın Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Üniversitesi’nde (MGİMO)’da “Sovyetler Birliğinin Dağılması Sonrasında Rusya ve Türkiye Siyasetinde Güney Kafkasya” konulu doktora tezi çalışmalarıma 2000 yılında başladım. Doktora çalışmalarımım 2004 yılında tamamlayarak ülkeme döndüm. Bu Üniversitede doktora yapan ilk Türk öğrenci oldum. Bilkent Üniversitesi’nde akademik kariyer planlarken 2005 yılı itibariyle kendimi Başbakanlık Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı



TİKA da, önemli bir dönüm noktası sanıyorum. 
Evet. TİKA’da 10 yıl görev yaptım. Teorik çerçeveyi pratikle birleştirmek amacıyla Başbakanlık TİKA’da çalışmamın faydalı olacağını düşündüm ve çalışmaya başladım. Sırasıyla görevlendirme ile Özbekistan’da TİKA Program Koordinatör Yardımcısı ve Fransa’daki İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nda  (OECD) uluslararası uzman olarak çalıştım. Ayrıca, TİKA’nın Kırgızistan ülke masasında kalkınma projeleri yürüttüm. 2008 yılında ise TİKA Program Koordinatörü olarak Kazakistan’da görevlendirildim. 2008 ve 2011 yılları arasında Kazakistan’da görev yaptım. Bu süre zarfında eğitimden sağlığa, kültürel ve sosyal alanlardan kalkınma ve işbirliği projelerine kadar geniş bir çerçevede projeler gerçekleştirdik. Benim için o dönemdeki en anlamlı proje, 2005 yılında dönemin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından talimatı verilen Ahıska Lisesi projesiydi. Bu projeyi başarıyla gerçekleştirdik. Ahıska Türklerinin Kazakistan’ın sosyal, iktisadi ve politik hayatında yerini alması, Kazakistan’ın kalkınmasına destek vermesi ve Türkiye-Kazakistan ilişkilerine katkı sağlaması açısından böylesine kritik bir projeyi tamamlamak da bize kısmet oldu. 



Biraz da Afrika’daki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? 

Kazakistan’da çok sayıda kalkınma işbirliği projesini hazırlayıp hayata geçirdik ve 2011 yılında Türkiye’ye döndüm. Arkasından Afrika görevim başladı. 2012 yılında TİKA’nın Kenya’daki Program Koordinasyon Ofisi’ni kurduk ve ülkemizce Kenya’ya sağlanacak kalkınma yardımlarının altyapısını oluşturduk. Özellikle Somali asıllı Müslüman nüfusun yaşadığı Garissa şehrinde sağlık ve anne-çocuk sağlığı alanlarında birçok proje gerçekleştirdik. Daha sonra Tanzanya, Ruanda, Uganda, Batı Afrika, Senegal, Fildişi ve Nijer gibi ülkelerde sağlık, anne-çocuk sağlığı, kamu ve özel sektör için kapasite inşası alanlarında kalkınma işbirliği projeleri yürüttüm. 



Afrika ülkelerinde yaşayan insanlar ülkemizi nasıl görüyor ve Türkiye için neler düşünüyorlar? Türkiye bu ülkelere ve insanlara verdiği destekle neyi hedefliyor?
Afrika ülkelerinde ülkemize, ülkemiz insanına olan sevgi ve muhabbet hakikaten çok yüksektir.  Ülkemizin insani dış politikası, sağladığı kalkınma yardımlarında gizli bir gündemi olmaması bu ilgi ve sevginin her geçen gün artmasına neden oluyor. Örneğin Kenya’da “Bizim beyazlar geldi” sözleri ile karşıladılar beni. Bu sevgi ve ilgi sorumluluklarınızı artırıyor. Türkiye’nin ne kadar büyük ve engin bir tarihi geçmişe sahip olduğunu, farklı coğrafyalarda ne kadar sevildiğini görüyorsunuz. Bu ülkelerde kamu ve özel sektörde, eğitim, sağlık ve kapasite inşası üzerine, teknik işbirliği projeleri hazırladık ve gerçekleştirdik. İnsani dış politikamızın ve bu coğrafyalara olan sorumluluğumuzun, medeniyet kodlarımızın gereği olarak bu çalışmaları yaptık, yapıyoruz. Gizli bir gündemimiz, sömürü politikamız bulunmamaktadır.  Türkiye’nin sahip olduğu kamu ve özel sektör kapasitesinin bu ülkelere aktararak,  iyi ilişkiler tanzim ederek dost ve kardeş Afrika ülkelerinin sosyo-ekonomik kalkınmasına, yoksullukla mücadele politikalarına katkılar vererek bölgesel ve küresel barışa katkı sağlıyoruz. 



TİKA mensubu olmak, insani duyguları zirvede yaşamakla da yakından ilgili sanıyorum. 
TİKA mensubu olmak hakikaten çok özel bir duygu. İnsanların yaşamına dokunmak, sorunları ile hemhal olmak, dertlerine ortak olmak, çözümler getirmek insani manen çok tatmin etmektedir. Gece yatağa yatarken ayrı bir mutluluk ve huzur duyuyorsunuz. 10 yıllık TİKA kariyerimde bu duyguları çok yoğun bir şekilde yaşadım. İnsan için yararlı olmak, faydalı işler yapmak çok önemli bir duygudur ve TİKA bu duyguyu size çok şiddetli bir şekilde yaşatır.

Nasıl ki bir vekil ülkesinin kamu ve özel sektördeki kapasitesini, başarılı uygulamalarını bölgesine, kentine getirmek için uğraşıyorsa bir TİKA görevlisi de ülkemizin bu kapasitesini Uzak Doğu’ya, Orta Asya’ya, Kafkaslara, Balkanlara ve Afrika’ya taşıyarak, uluslararası bir vekil gibi çalışmaktadır.  Orta Asya’dan Kafkaslara, Balkanlardan Afrika’ya, farklı coğrafyalardaki ihtiyaç sahibi insanlara destek verirken büyük bir gönül bağı da kuruyorsunuz. Bu ülkelerde yaşayan annelerin, kadınların, çocukların ve tüm halkın insanca yaşamak en büyük hakkıdır.  Suya, yiyeceğe, iyi yaşam koşullarına, eğitime, ilaca ihtiyaçları vardır. Bizler ülkemizin kaynaklarını kullanarak farklı coğrafyalardaki ihtiyaç sahibi bu insanlara ülkemizin kalkınma desteklerini sunduk, ülkemiz insanının dostluk ve kardeşlik elini uzattık. Böyle bir kurumda çalıştığım için mutluyum.



Yeni görevinize dönersek, biraz da Türk Konseyi’nden bahseder misiniz?
2015 yılında Haziran seçimlerinde aday gösterilmeyince Dışişleri Bakanımız Sn. Mevlüt Çavuşoğlu’nun önerisi, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın onayı ve Türk Konseyi üye devlet başkanlarının ortak kararıyla, Konsey Genel Sekreter Yardımcısı olarak atandım. Türk Konseyi tam adıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi 2009 yılında Nahcivan Anlaşmasıyla kurulmuş, uluslararası bir işbirliği teşkilatıdır. Üyeleri, Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan’dır. Esasen  “Türk Keneşi” olarak da literatüre geçen Konsey’in geçmişi 1991 yılında Türk Devletlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından başlatılan, uzun yıllar ayrı kalan Türk halklarının birbirine yeniden kavuştuğu coşku dolu sürece dayanmaktadır ve bu uluslararası yapı o sürecin somut bir sonucudur. 

Türk Konseyi’nde, 2015-2018 yılları arasında görev yaptığım süre zarfında eğitimden ekonomik işbirliğine, turizmden ulaştırmaya, gençlik ve spora kadar birçok alanda çok taraflı işbirliği projeleri gerçekleştirdik. Konsey bünyesinde kurulmuş olan Türk Üniversiteler Birliği kapsamında Üye Devletler arasında öğrenci ve akademisyen değişimini öngören ‘Orhun Süreci’ni başlattık. Astana’da yerleşik Uluslararası Türk Akademisiyle işbirliğinde üye devletlerimiz Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan’daki ortaokullarda okutulmak üzere Ortak Türk Tarihi kitabını hazırladık. Ekonomik alanda, Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Konseyi aracılığıyla iş forumları düzenledik, yatırımcılar için teknik çalışmalar ve ziyaretler yaptık. Ulaştırma alanında üye devletler üzerinden kara, hava ve demiryolları vasıtasıyla, taşımacılığın geliştirilmesi için ulaştırma alanında birçok proje gerçekleştirdik. 



Görev aldığınız projelerden örnekler verebilir misiniz?
Örneğin, Çin ile Avrupa arasındaki taşımacılık ticaretinin hacmi günlük 1 milyar dolara yaklaşmış olup, bu ticaretten Türk Konseyi üye devletlerinin hak ettiği payı alması açısından ulaştırma alanında yaptığımız bu projeler son derece stratejik ve kritik bir öneme sahiptir. Yine talimatları, 2014 yılında Bodrum’da düzenlenen Türk Konseyi Devlet Başkanları zirvesinde verilen ve Turizm alanında işbirliğini öngören, ‘Modern İpekyolu Tur Paketi Projesi’ni tamamladık. Adı geçen proje üye devletlerin tarihi şehirlerinin, kervansaraylarının ve mekanların farklı özelliklerini dünya turizmine kazandırmayı amaçlamaktadır. Söz konusu projeyle üye devletlerimiz Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan’daki 15 farklı şehre bahse konu ortak tur paketiyle turistik ziyaretler gerçekleştirilecektir. Üye devletlerimizin, sosyoekonomik kalkınmasına destek vermesinin yanı sıra, üye ülkelerdeki tarihi zenginliklerin ve turizm potansiyelinin dünya turizm piyasasına sunulması açısından ilk ve son derece önemli bir projedir. Bu proje tarihi İpek Yolu üzerindeki zengin Türk mirasının tüm dünyaya tanıtılması için eşsiz bir girişimdir. Bir Özbek atasözünde değinildiği gibi “Kainatta iki büyük yol vardır: Gökyüzünde Samanyolu, yer yüzünde İpek Yolu”. Türkiye ve diğer Türk devletleri bu yolun mihenk taşlarıdır. Bu güzergah üzerindeki ortak mirasımıza sahip çıkmak bizlerin görevidir.  



Türk Konseyi’nin göreviniz süresince imza attığı uluslararası etkinlikler nelerdir?
Türk Konseyi başta Birleşmiş Milletler olmak üzere çok sayıda uluslararası ve bölgesel örgüt ile yakın bir işbirliği içerisindedir. Örneğin geçtiğimiz Kasım ayında Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın ev sahipliğinde Türk Konseyi işbirliğiyle Küresel Güney Güney Kalkıma EXPO’sunu Antalya’mızda gerçekleştirdik. Bu vesileyle,  120 ülkeden ve çok sayıda uluslararası kurumdan toplamda 800’ü aşkın üst düzey yetkiliyi 4 gün boyunca Antalya’mızda ağırladık. Katılımcılar, EXPO sırasında yoksulla mücadele ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin hayata geçirilmesi gibi hayati konularını ele aldılar. Bu sürede kendilerine Antalya’yı tanıttık ve turizmin kalbi bu tarihi şehrin kalkınma açısından önemini tüm dünyaya duyurduk.  



Ayrıca, Türk Konseyi’nin 2016 yılında Medeniyetler İttifakı ile birlikte düzenlediği “Şiddete Varan Aşırıcılıkla Mücadelede Gençliğin Rolü” konulu uluslararası konferansa Afrika’dan Asya’ya 40 ülkeden 300’den fazla genç iştirak etti. Bununla birlikte 2015 yılında BM Kalkınma Programıyla işbirliği içerisinde bilgi ve iletişim teknolojilerinin kalkınmadaki rolüne yönelik geniş katılımlı bir etkinlik gerçekleştirdik. Dolayısıyla, Türk Konseyi bir taraftan Türk Devletleri arasındaki sıkı bağları güçlendirirken, diğer taraftan uluslararası gündemi yakından takip ederek bu yönde kilit projelere imza attı, atmaya da devam ediyor. 



Siyasete gelirsek, daha önce de bir kez aday olmuştunuz sanıyorum.
Gerek akademik çalışmalarım, gerekse TİKA’da çalıştığım yıllarda edindiğim bilgi birikimi ve tecrübemi, ülkemin, bölgemin, Antalya’nın kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla 2015 yılında milletvekili olmaya karar verdim ve AK Parti’den aday oldum. Ancak o dönemde aday gösterilmedim, kısmet olmadı. Ancak bu dönemde Antalya insanının bana göstermiş olduğu sıcak ilgi, tabanın sevgisi hep aklımda, zihnimde önemli bir yer teşkil etti. Bunu insanlarımızın gözünde, gönlünde hissettim Bu sevgi ve ilgiyi asla unutmadım.



Başbakanlık’ta ve Türk Konseyi’nde ve yurtdışında farklı coğrafyalarda bu kadar önemli görevler yürütürken neden milletvekili olmaya karar verdiniz? 
43 yaşındayım. Türkiye’nin 80’li, 90’lı ve 2000’li yıllarına şahit oldum. Özellikle son 15 yılın AK Parti iktidarındaki siyasal istikrarla beraber ülkemizin her alanda gösterdiği ivme, kalkınma, sorumlu ve insani dış politika anlayışı, beni AK Parti saflarında ülkem için mücadele etmeye ve milletvekilliğine adaylığımı koymaya yöneltti. Ekonomik ve siyasi istikrarın sürdürülmesi ve devletimizin küresel bir güç olması yolunda gençliğim, enerjim, bilgi ve birikimimle AK Parti saflarında yer almak istiyorum. Gerek akademik hayatta, gerek Başbakanlık TİKA kariyerimde, gerekse de Türk Konseyi’nde edindiğim bu bilgi, birikim ve tecrübelerimi ülkemin, bölgemin ve kentimin kalkınmasına katkı vermek amacıyla siyasette kullanmak istiyorum. Kişisel olarak, uyum, ortak akıl, istişare ve sinerjiye çok önem veriyorum. Bu prensipler çerçevesinde çalışan insanların ülkelerine ve dünyaya çok şeyler kazandıracağına inanıyorum.
Bir konuya daha çok önem veriyorum. Malum, bilgi ve iletişim çağında yaşıyoruz. Bu çağın kodları bizimkilerden farklı, yarının Türkiye’sini yönetecek yeni bir nesil yetişiyor. Bu neslin nabzını, çok iyi tutmalı, ihtiyaçlarının doğru tespit etmeliyiz. Bu gerekliliğin bilincinde olarak onlara uygun, dinamik, kapsayıcı ve yenilikçi projeler geliştirmeliyiz. Ancak bu şekilde yarının inşasını bugünden hazırlayabiliriz. Unutmayalım ki, bu dünya bizlere atalarımızdan miras kaldığı kadar, biz onu çocuklarımızdan, torunlarımızdan da emanet aldık. 

2015 yılında AK Parti’den aday adayı olduğum dönemde  Antalya insanımızın şahsıma gösterdiği ilgiyi ve sevgiyi asla unutmadım. Bu şehre ve insanlarının bu sevgilerine karşılık verme ihtiyacı hissediyorum. Şunu da özellikle belirtmek istiyorum ki Antalya’mızın geleceği oldukça önemli olup, kalıcı, sürdürülebilir projelerle bu şehre katkı vermek kendine güvenen, iyi yetişmiş-kapasiteli insanlarımızın borcudur. Gerek TİKA gerekse de Türk Konseyi kariyerimde sorunların hızlı ve doğru tespiti, doğru metotlarla ve stratejilerle ihtiyaç duyulan politikaların-projelerin belirlenmesi konusunda ciddi bir tecrübe sahibi oldum. Şimdi ise bu birikimimi Antalya’mın sürdürülebilir bir zeminde kalkınması ve gelişmesine aktarmak istiyorum. 



Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğindeki ekipte görev almak nasıl bir duygu? 
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı mizacı, duruşu, 15 Temmuz hain FETÖ darbesine karşı yürüttüğü anlamlı-kararlı mücadele, ülkemizin kalkınması için yaptığı çalışmalar, gönül coğrafyamıza duyduğu muhabbet ve katkıları bizleri onun yanında yer almaya iten en önemli nedenler arasındadır. Böyle bir ekipte yer almak, gerek TİKA gerekse de Türk Konseyi kariyerimde talimatlarını yerine getirmek yaşamıma önemli anlamlar katmıştır. 



Milletvekili seçildiğiniz takdirde Antalya’ya nasıl hizmet etmeyi planlıyorsunuz?
Az önce kariyerimle ilgili bilgiler verirken de anlattığım gibi, uzun yıllardır Başbakanlık bünyesindeki görevlerim süresince çok önemli tecrübeler edindim. Ekonomi, kültür, turizm, ulaştırma, tarım, gençlik ve spor ve kalkınma projelerinde aktif olarak yer aldım. Bu süre içerisinde sayısız proje gerçekleştirdik. Antalya’nın aktif yaşamına, geleceğine söz konusu bilgi, birikim ve tecrübemle ciddi katkılar vereceğime inanıyorum. Ülkem ve kentim için zihnimde tasarladığım, önemli bulduğum projelerim ve fikirlerim bulunuyor. Kentimizin geleceği için uyum ve ortak akılla önemli projeler hazırlayacağız ve bunun için çok derin heyecan duymaktayım. 



Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Alanyalı ve hemşeriniz. Sayın Çavuşoğlu’nun Antalya’ya hizmetleri konusunda neler söyleyeceksiniz?

Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun da Antalyalı, Alanyalı olması, dış politikadaki önemli başarılarının yanı sıra her fırsatta şehrimizi ziyaret etmesi, tüm Antalya turizmine, ekonomisine ve insanına destek vermesi kentimiz için önemli bir imkan ve fırsattır. Bu imkan ve fırsatların kentimize olan katkılarını zaten yaşıyor ve görüyoruz. Yine Antalya’nın evladı olan, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Menderes Türel’in, kentin altyapısı ve üstyapısı için gerçekleştirdiği projeler ve hizmetler ortadadır. Sayın Türel önemli başarılara imza atmıştır. Partimizin Antalya İl Başkanı Sayın İbrahim Ethem Taş’ın da, genç ve dinamik bir yapıya sahip olması, uyuma, ortak akıla ve istişareye önem veren bir karakterde olması, Antalya’ya hizmet yolunda bizler için önemli fırsatlardır. 


Son cümlemizde, Dr. Ömer Kocaman’ı kısaca özetler misiniz?
Yukarıda da ifade ettiğim gibi, uyuma, ortak akla, sinerjiye, araştırmaya, yenilikleri takip etmeye, yakalamaya ve uygulamaya önem veren bir insanım. Araştırmak, öğrenmek, hayat boyu öğrenme benim için çok önemli konulardır. Süreç değil sonuç odaklı bir anlayışa sahibim. Memleketim olan Antalya’yı ve Antalya insanını çok seviyorum ve kentimize her alanda katkılar sağlamak için birikimlerim ışığında ciddi bir heyecan duymaktayım.  Teşekkürler


 
banner159
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.