“Google Yorumu Manşet Yap, Sonra Pazarlık Et: Bu mu Gazetecilik?” “Turizmi Oteller Değil, Manşet Tacirleri Batırıyor”

Alanya turizmi zaten zor günlerden geçiyor. Döviz, maliyet, rekabet derken sektör nefes almaya çalışıyor. Bir de buna içeriden vurulan darbe ekleniyor: habercilik kılıfına sokulmuş manşet ticareti.

Son günlerde dikkat ettiniz mi? Bazı gazetelerin manşetlerinde kocaman puntolarla “DEHŞET” yazıyor. Dehşet mi? Ne oldu, bomba mı patladı, insan mı parçalandı? Hayır. Resepsiyonda tartışma çıkmış, müşteri çarşafı kirli bulmuş, havuz bulanıkmış. Hemen başlık hazır: “Dehşet!”

Bu mudur gazetecilik? Oysa gerçekte olan, tek taraflı yorumların abartılı şekilde servis edilmesi. Görüntü var mı? Karşı tarafın cevabı var mı? Çoğu kez yok. Ama manşet öyle bir süsleniyor ki, okuyana sanki Alanya savaş alanına dönmüş gibi geliyor.

Sigortadan Para Koparma Oyunu

Bir başka gerçeği de hatırlatalım: Dünyanın her yerinde olduğu gibi, bazı turistler sigortadan para almak için otelleri abartılı şikâyetlerle zor durumda bırakabiliyor. Bu herkesin bildiği bir yöntem. Bunu bilen bilir. Oysa yerel basında bu ayrım hiç yapılmıyor; her iddia gerçekmiş gibi yazılıyor.

Asıl Dehşet Burada

Asıl dehşet, otellerdeki münferit sorunlar değil; şehrin itibarını hiçe sayan bu yayın anlayışıdır. Çünkü turist tatil planı yaparken internette karşısına “dehşet, rezalet, skandal” başlıkları çıkıyor. Sonra da bavulunu toplamıyor, Alanya’ya gelmekten vazgeçiyor. İşte şehre en büyük zararı bu sorumsuzluk veriyor.

Gazetecilik mi, Manşet Ticareti mi?

Elbette her işletmede hata olabilir. Hijyen sorunu varsa yazılır, hizmet aksıyorsa eleştirilir. Ama tek taraflı yorumlarla, hiçbir araştırma yapılmadan “dehşet” diye manşet atmak gazetecilik değil; olsa olsa manşet ticaretidir. “Önce manşet, sonra pazarlık imaları”yla hareket edenler, bu şehri değil, kendi çıkarını düşünüyor.

Son Söz

Alanya’nın geleceğiyle kimse oynamasın. Birileri manşetten kendine pay çıkaracak diye bu kentin marka değerini yok etmeye kimsenin hakkı yok. Çünkü unutmayalım:
Turizmi oteller değil, “dehşet” manşetleriyle şehri karalayan manşet tacirleri batırıyor.