banner127

Kırmızı pabuçlar (3)


Didem Gültepe

Didem Gültepe

Okunma 28 Ocak 2017, 14:56

Küçük bir ilçenin getirilerinden biri de herkesin kolayca bulunabilecek olması. Okul çıkışı, dışarda kar ama çocuklar aldırmıyor kimi kardan adam yapma çabasında kimi evine bir an önce gitme, kimi de yürümek yerine kayarak yol almış bile. Atkısını boynuna dolarken kafasını kaldırdı Sevgi karşısında O,  Kadir…
İki büklüm olmuş adeta. Etraftaki çocuklardan daha çocuksu masum bakışlarını eski karısının üzerine dikmiş, ondaki değişiklikleri ayrımsama çabasında. Kendine nazaran çok dinç ve mutlu görünüyor Sevgi. Kolay değil aradan tam iki yıl geçmişti zaten aralarında yaş farkı olan Kadir yaşının daha da hakkını vermişti.
Yaklaştı ve merhaba veya nasılsın gibi nezaket sözcüklerini yok sayarak onu pastaneye davet etti. Daha dün karı-koca olan bu insanlar şimdi bir yabancı olmuşlardı. İkisi de tuhaf hissediyordu kendini. Sevgi merakla Kadir’in söyleyeceklerini beklerken tüm anılar bütün cömertliğini kullanarak hafızasında en ön sırada yerlerini almışlardı.
Sevgi yaşadığı her şeyi yeniden hatırladı.
İki gün sonra günlerden pazar, kahvaltıların en keyifli günü. Günlük gazeteler elden ele okunur, çaylar son deme kadar içilir, sırayla banyo yapar kardeşler, diğer odalar soğuktur sobanın önünde giyinir küçükler. Sevgi elinde gazete biraz sonra bulmacasını çözecek olmanın hazzını yaşayamadan bağırır  istemsiz bir şekilde.
Gözlerinden yaşlar gelir. Bir zamanlar aynı yastığa baş koyduğu eski kocası ünlü iş adamı Kadir bey evinde intihar etmişti ve devamı şöyleydi: Eşi tarafından en yakın arkadaşıyla ihanete uğrayan iş adamı Kadir bey kumarda da bir gecede tüm servetini kaybedince hayatına son verdi. Sevgi’nin aklına iki gün önce pastanedeki konuşmaları geldi. Barışmak istemişti eski karısıyla, değerini anlamış sonradan ama artık çok geçti.
Onca acıyı boşuna mı yaşamıştı Sevgi. Yeni bir hayat kurmuştu kendine; tertemiz, hesapsız ve çıkarsız. Ama yine de son sözlerini hatırladı. ”Kırmızı pabuçlarım kadar sevmiştim seni, ben sana bir kadının bir adamı ne kadar sevebileceğini göstermiştim, şu üç günlük dünyaya bir sen bir ben sığamadık mı? Keşke her şey çok başka olsaydı ama merak etme yine de hakkımı helal ettim kalan ne varsa eyvallah…”
Nasıl diyordu şair: Bazen hayatından çıkar birileri öyle kendiliğinden, zamanı geldiğinden. Hani dökülür ya meyve çürüdüğünden, geri gelse koyacak yer yoksa şaşırma çünkü zaten fazlalıkmış sana. Eksiği kalpte duyulmuyorsa hiç durma ağacını arada bir salla…
banner128
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.