Ne kadar da SOSYAL bir MEDYA


 
Dünyada 10 milyarın üzerinde akıllı telefonların kullanılması, 3 milyarın üzerinde internet kullanıcısının varlığı, Facebook üzerinden 2 Trilyona yakın sayfa görüntülenmesi, websitelerine yönelmede %90’ın üzerinde Google aramalarının kullanılması gibi nedenleri göz önünde bulundurunca sosyal medya kullanımı markalar için zorunlu  hale geliyor.
 
Neden sosyal medyada olmalıyım sorusunun yanında markaların sorguladığı bir konu da neden sosyal medyaya bu kadar yatırım ve emek vermeliyim. Her marka bunu sorgulamalı. Ben size birkaç nedenden bahsedeyim. Ama önce bir sorum var.  Sosyal dünyada 60 saniyede neler oluyor biliyor musunuz? Ortalama 700 bin arama Google’da yapılıyor, 800 video Youtube’a yükleniyor, Facebook üzerinde 80 000 paylaşım yapılıyor.
 
Bu bilgilerden sonra neden sorusuyla devam edersem eğer yüzlerce nedenden bir kısmını yazayım ben size.
 
Öncelikle markanızın yayılmasında en uygun bütçeyle en hızlı cevap almayı sağlar.  Birçok insanın markanızı ve içeriklerinizi diğer birçok insana eriştirmesi yine eriştirmesi yine sosyal kanallar aracılığıyla olur. Tüketici referansları, gösterdiğiniz güvenilirlik ve kullanıcıların sesi sayesinde ağızdan ağza pazarlamanızı hızlandırır.  Ağızdan ağza pazarlamanın da desteğiyle bütün sosyal kanallar aracılığıyla bilgi iletimi ve yayılma sağlanır. İnternet üzerinde görülme, diğer kişiler tarafından konuşulma ve duyulma sayesinde  markayı tanıma ve güven duygusunda artış olması kaçınılmaz. Olumsuz yorumları doğru yöneterek olumluya çevirmek, olumlu yorumları da kısa sürede çokça kişiye ulaştırarak markanızın değerini arttırmak kendi elinizde.  Kısacası sosyal medya sayesinde güç sizde artık!
İnternet kullanımı markanızı kalabalığın üzerine çıkarmakla kalmaz, uygun ve etkili kullanılan bir pazarlama stratejisiyle markanızın görünürlüğü de artış gösterir.
Birlikte Yaratalım!
Bugünlerde ürün yönetimi ve pazarlama anlayışı eskiden olduğu gibi ürün, fiyat, dağıtım ve tanıtım odaklı olmaktan çıkmış durumda. Artık dönüşülen ve gelecek için de öngörülen pazarlama anlayışında  tek yönlü iletişim bitmiş ve markanın  yarattığı hikayeye inanmak eski kolaylığından çıkmış durumda.  Bütün bunların yerini, markanın el ele verip birlikte ürettiği bir hikâye yazma dönemine devretti.  Bir markanın değeri artık kendi anlattığı değer olarak sayılamıyor maalesef. Artık değerler daha kişisel.  Tüketici o ürünü deneyimledikten sonra  ortaya çıkan , kendisine has, eşsiz, ihtiyaç, istek ve tecrübeleriyle kişiselleşen değeri  ve ne kadar o ürünü  ve markanın kullanmak, tüketmek, satın almak istediği fikri markanın ve ürünün değerini ortaya çıkarıyor.
 
Tecrübe ve deneyimle ortaya çıkan kişiselleşmiş bu değerin paylaşılması ve yayılması, potansiyel tüketicilere ulaşabilmesi,  bunun yüksek sayıda erişimle sağlanması için de en etkili ve en yaygın kanal (üstelik bütçesi de düşük :) ) “sosyal medya” .
Peki nasıl mı? İlerleyen yazılarda uzun uzun bundan bahsedeceğiz. Ben de  bu konuda konuşmayı çok sevdiğim için sabırsızlıkla bekliyorum :)
Pazarlamacı Olmayan Giremez!