Antalya’nın sıcağı sadece güneşinden değil, insanının vicdanındandır. Ve biz bu sıcak topraklarda, yıllardır biriktirdiğimiz ortak değerleri, birlikte verdiğimiz mücadeleleri ve alın teriyle kurduğumuz yerel demokrasiyi asla yalnız bırakmayız.
Bugün, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek hakkında açılan soruşturma ve beraberinde gelen tutuklama kararı, hukuk sürecinden çok daha fazlasını temsil ediyor: Halkın iradesine, sandığın kutsallığına, seçilmişlerin onuruna yönelik derin bir müdahaledir bu.
Seçtiğimiz İnsana Yapılan, Bize Yapılmış Sayılır
Muhittin Böcek sadece bir belediye başkanı değildir. O, 2019 ve 2024'de halkın iradesiyle seçilmiş, geçirdiği ağır sağlık sorunlarına rağmen görevine sımsıkı sarılmış, Antalya için canı pahasına çalışan bir yöneticidir. Halktan biri olarak çıkmış, halkın adamı olmuştur.
Şimdi soruyorum: Eğer bu halk, iradesini sandığa yansıtmışsa, o iradenin hukuki sınırlar içinde sonuna kadar savunulması gerekmez mi?
Bugün yapılan tam da budur:
Halkın iradesine açılmış bir savaş.
Ve bu savaşta biz sessiz kalırsak, yarın bu şehir yalnız kalır. Yarın hepimizin sesi kesilir.
Adalet, Siyasi Olmaz; Adalet Temizdir
Elbette, herkes yargılanabilir. Elbette, hukukun üstünlüğüne inanırız. Ama unutulmaması gereken bir şey var: Hukuk, eşit işler; siyasi konjonktüre göre değil.
Bir belediye başkanı hakkında bir iddia varsa, bu iddialar şeffaf, kamuoyu önünde ve hızla sonuçlanacak şekilde yürütülmelidir. Ama henüz yargılama dahi başlamamışken, yıllardır görevde olan bir kişiyi tutuklamak ve görevden almak; cezalandırmadan önce cezalandırmak değil midir?
Üstelik seçimlere aylar olmuşken, bu tür hamleler toplumun adalete güvenini yerle bir etmektedir.
Bu durumda bizler, seçmenin gönlüne, oyuna ve tercihlerine yöneltilmiş bir müdahaleyle karşı karşıyayız. Bu kabul edilemez.
Sivil Toplum Sustukça, Demokrasi Soluk Alamaz
Bugün bu şehirde birçok dernek, platform, meslek örgütü, kanaat önderi sessiz. Oysa Antalya’nın en çok ihtiyaç duyduğu şey; halktan gelen, vicdanlı bir ses.
Çünkü unutulmamalıdır:
Demokrasi sadece sandıkta değil; mahallede, dernekte, üniversitede, sokakta da yaşar.
Sivil toplum örgütleri, yıllarca birlikte çalıştıkları bir belediye başkanına karşı bu kadar sessiz kalmamalı. Özellikle hak temelli çalışan örgütler için, susmak tarafsız kalmak değil; seyirci kalmaktır.
Antalya’daki kadın kooperatifleri, gençlik dernekleri, çevre platformları, kültür sanat inisiyatifleri… Hepsi Muhittin Böcek döneminde yerel işbirliklerinin parçası oldu. Bugün o süreçler kriminalize ediliyorsa, bu suçlama yalnızca Böcek’e değil; hepimize yöneliktir.
Muhittin Böcek Bu Şehrin Emekçisidir
Bunu herkes bilir: Muhittin Böcek, kibirli değildir. Makamına değil, işine güvenmiştir. Çiftçinin, kadının, işçinin, öğrencinin, emeklinin yanında olmuştur.
Belediyede lüks makam araçlarıyla değil, tarım kamyonlarının arkasına binerek fotoğraf vermiştir. Festivalden altyapıya, sosyal yardımdan sanata kadar Antalya’da birçok ilke imza atmıştır.
Eğer bugün bu başarılar birilerini rahatsız ettiyse, mesele başka demektir.
Bizim Görevimiz Ne?
Bize düşen, ne partizanlık ne de fanatizmdir.
Bize düşen; adaleti, vicdanı ve halkın iradesini savunmaktır.
Muhittin Böcek suçluysa hukuk konuşsun, ama halkın iradesi de yargı önünde savunulsun.
Sandığa düşen her oy, bir namustur. O oy, suçludur kararı verilmeden gasp edilemez.
Son Söz: Biz Antalyayız, Yalnız Değiliz!
Bugün Antalya’yı sessizlik değil, vicdan saracak.
Siyasetin değil, halkın sesi yükselecek.
Ve biz biliyoruz:
Muhittin Böcek bu sınavdan da alnının akıyla çıkacak.
Çünkü bu şehirde sandıkla geleni, sandıkla göndermekten başka hiçbir yol meşru değildir.
Bugün Antalya’da sadece bir kişi savunulmuyor; sandıkta ortaya konulan irade savunuluyor. Ve bu irade, ancak birlikte sahip çıkıldığında korunabilir.
Ve bu şehir, hiçbir zaman iradesiz kalmayacak.
Çünkü biz, o sandığa namusumuz gibi sahip çıkan Antalyalılarız.
Muhittin ALP