'Kadınlardan vazgeçildiğinin işareti'

Türkiye, 2011 yılında ilk imzacısı olduğu “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden resmi olarak çekildi.20 Mart'ta yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile sözleşmenin feshedildiği belirtilmiş, Nisan ayında yayımlanan kararname ile de sözleşmenin sona erme tarihi 1 Temmuz olarak belirlenmişti. Söz konusu karar, Türkiye'de de uluslararası kamuoyunda da tepkilerle karşılanmıştı. 

'KARAR ANAYASAYA AYKIRI'
Kadın Hakları olarak sözleşmenin kaldırıldığı andan itibaren, kararı protesto ettiklerini aktaran Kadın Hakları Koruma Derneği (KHKD) Başkanı, Av.Halime Şenli,''İstanbul Sözleşmesi'ni Cumhurbaşkanı 19 Mayıs'ta bir genelge ile kaldırıldığını açıkladı. Kadın Hakları Derneği olarak hemen sokağa döküldük. Sosyal medyada ve çeşitli açıklamalarla bunu dile getirdik.Uluslararası sözleşmeler Anayasanın 90. maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde oylama aldıktan sonra yürürlüğe giriyor. Türk Ceza Kanunu neyse İstanbul sözleşmesi de aynı güçtedir. Hukuk alanında Cumhurbaşkan’ının tek taraflı irade beyanı ile feshedilemez, biz Danıştay'dan bu konuda umutluyduk yürütmenin verilmesi gerekiyordu.Çünkü; kanun çıktı. Bu karar anayasaya aykırı.Bundan sonra açıkçası yalnız biz değil  hepimiz bu ülkede korkmalıyız'' diye konuştu.

'DANIŞTAY ÖNÜNÜ AÇTI'
Danıştay'ın sergilediği tutum hakkında insanların farkında olmadığını aktaran Şenli,''Cumhurbaşkanı bir gün kalkıp ben Medeni Kanu'nu beğenmedim, yürürlükten kaldırdım, ben Milli Eğitim hakkındaki kanunu kaldırdım ,ben devlet memuru kanunu beğenmiyorum,kaldırdım test ettim diyebilir.Danıştay bunun önünü açtı.İnsanlar bunun farkında değil.Uluslararası sözleşmeler çok önemli.Kanunların, kanun maddelerinin anayasaya aykırı olduğu düşünülürse Anayasa Mahkemesi'ne iptal için başvurulabilir.Vatandaş başvuramaz, sana mahkemeler,siyasi partiler vs başvurabilir. Uluslararası sözleşmelerin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurması gerek'' dedi.

O SÖZLEŞMEİ BİZ İMZALAMIŞTIK
Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi'nin önemine değinen Şenli,'Sizin kanunlarınızda insan haklarına aykırı hükümler olabilir.Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi bu açıdan çok öenmliydi.İstanbul Sözleşmesi de kadına yönelik şiddet, ev içi şiddetle mücadeledeydi.Yani kadına şiddetle mücadelede çok önemliydi.İstanbul sözleşmesi 2011'de kabul edildi.Daha önce İstanbul'da imzalandı.Sözleşmeyi biz hazırladık.O zamanın Başbakanı Ahmet Davutoğlu,hatta şimdiki Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nun çok emeği var.Şimdi bu durumda kalkıp biz bunu kaldırdık derseniz olmaz. Çok büyük bir tehlike bizim 6284 sayılı bir yasamız mevcut.Aile içi şiddetin önlenmesine dair kanunu anlaşılır şekilde söyleyecek olursak eğer bildiğimiz tedbir kararları,evden uzaklaştırma ,kadına şiddet gören kadının adresinin gizlenmesi, kimliğinin gizlenmesi gibi 6284 sayılı yasaya göre yapılıyordu. 6284 sayılı yasanın gerekli eli İstanbul Sözleşmesi'dir'' diye konuştu.

'ŞİDDET VE İSTİSMAR ARTACAK'
Sözleşmenin kaldırılmasının tehlike boyutlarına değinen Şenli,''Şimdiden kadına şiddetin, çocuk istismarının çok fazla artacağını gösteriyor.Karakollara giden kadınlara ''Artık tedbir vermiyoruz, gidin mahkemeden isteyin'' deniliyor. İstanbul sözleşmesi yürürlükten kalktı.Hatta erkekler bile cesaret alıp kadınları tehdit ediyorlar.Bu durum kadına şiddetin ve istismarın daha çok artacağına işarettir.Kadınlarda vazgeçildiğinin işaretidir.Belki kadın hakları hiçe sayılıyor ama şu da bilinmelidir ki biz kadınlar,kadın haklarını, hukuklarını haksızlıklara karşı koruyacağız.Asla pes etmeyeceğiz.Bu yasalar kalksa bile yeniden bir yasa oluşturacağız,İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz'' dedi.-