Kandemir, 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan sürecin, son olarak 31 Mayıs’ta 5 ilçe belediye başkanı, eski bir milletvekili ve bazı yöneticilerin gözaltına alınmasıyla sistematik bir “hukuk darbesine” dönüştüğünü ifade etti.
“Bu operasyonlar sadece Cumhuriyet Halk Partisi’ne değil, doğrudan milletin iradesine yapılmış bir darbedir” diyen Kandemir, hukuki değil, tamamen siyasi saiklerle hareket edildiğini savundu.
CHP Alanya İlçe Başkanı, operasyonların temelini oluşturan iddiaların “FETÖ taktikleriyle oluşturulmuş uydurma senaryolar” olduğunu belirtirken, “Tutuklular tehdit ediliyor, avukatsız şekilde savcılığa çıkarılıp CHP’li yöneticilere iftira atmaya zorlanıyorlar” ifadelerini kullandı.
Kandemir’in açıklamasında dikkat çeken bir diğer vurgu ise “tostçu” olarak tanımladığı bir iş insanı üzerinden yapıldı. Kandemir, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alacağını tahsil etmek isteyen bir müteahhidin, 1 milyon dolar rüşvet verdiğini iddia ettiğini, bu iftiraların ise AKP iktidarına yakın medya organları tarafından manşetlere taşındığını ifade etti. Aynı müteahhidin, AKP’li belediyelerden aldığı milyonluk ihaleler ve lüks makam araçlarıyla ödüllendirilmesini kamuoyunun takdirine bıraktı.
“AKP iktidarı bu müteahhit için kanun bile değiştirdi. CHP’li bir belediye petrol istasyonu ruhsatı vermeyince, Köy Kanunu’na madde ekleyip Çevre Bakanlığı’na ruhsat verdirdiler. Bu nasıl bir düzen, bu nasıl bir adalet anlayışıdır?” diyen Kandemir, yaşanan sürecin ekonomik ve sosyal çöküşü daha da derinleştirdiğine işaret etti.
Türk ekonomisinin bu baskı ortamında çöktüğünü ve halkın artık refah masallarına inanmadığını kaydeden Kandemir, “Bu ülkenin kurucu partisi olarak milletimizin bize inancı tamdır. Kurtuluş seçimle, millet iradesiyle gelecektir” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve Ekrem İmamoğlu’nun yalnız olmadığını vurgulayan Kandemir, açıklamasını “Kurtuluş yakındır, kurtuluş milletin iradesindedir” sözleriyle tamamladı.