Hacıince Şirketler Grubu, etlik ırk besi çiftliğine sahip entegre et üretim ve dağıtım şirketi. Antalya ve Konya’daki besi çiftliklerinde yaklaşık 27 bin büyükbaş hayvan kapasitesine sahip olan Hacıince, üretimden, dağıtıma kadar et sektörünün tüm sürecinde yer alıyor. Ayrıca 2017 yılında çiğ eti paketleyerek marketlerde satışa sunan şirket olarak da bir ilke de imza attı.
Hacıince Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hacıince sektörle ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu. İşte o açıklamalar…
“MERA HAYVANCILIĞI HIZLI BİR ŞEKİLDE HAYATA GEÇİRİLMELİ”
-Türkiye’de hayvancılık sektörü nasıl gelişir, et açığı nasıl kapatılır?

Ahmet Hacıince: Türkiye’de özellikle hayvancılıkla ilgili, mera hayvancılığının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor.
Türkiye’de mera yok deniliyor. Aslında boş mera var, ama kullanımı ve hukuki altyapısı daha oturmamış durumda. Bu mera gerçeği ortadan kalkmadan Türkiye’de hayvancılığın gelişmesi ve et fiyatlarının düşmesini konuşmak çok doğru değil. Etin ucuzlaması için de aile hayvancılığı gelişmeli çok önemli.
Bakın Bakanlığımızın çok güzel destekleri var. Ama bu desteklerden yararlanan aile hayvancılığı ile ilgilenen kesim çok azınlıkta. Bu destekten genelde kurumsal şirketler yararlanıyor. Özelikle şunu söylemek istiyorum, hayvancılık bir insanın ikinci mesleği olması çok zor. Çünkü tamamen kişisel ilgi, emeğe dayalı bir iş. Kurumsal yapının bu alanda başarılı olabileceğini söylemek de çok zor.
Türkiye'de 150 bin ton et açığı var. Ancak gözükmeyen bir açığı kimse fark etmiyor. Ahırlar, çiftlikler boş. Gençlerimiz artan teknolojiyle birlikte tembelliğe itildi. Üretim gerçeğini algılamamız lazım. Şu an eti, hayvanı, yemi daha ucuz olsun, fiyatları düşürsün diye ithal ediyoruz ama bir süre sonra paramızla et ithal edemeyeceğiz. Çünkü ithalat yaptığımız ülkeler ancak kendi insanına yetebilecek.
Yurt dışında dana eti fiyatları alternatif et çeşitleri ile dengede tutuluyor. Koyun, kuzu eti tüketimi artarsa dana eti fiyatları da bir dengeye oturur.
“TOPRAK REFORMU HIZLANDIRILMALI”
-Üretim gücü nasıl artırılır?

Ahmet Hacıince: Öncelikle toprak reformunun hızlandırılması gerekiyor. Mevcut iklim şartlarına ve küresel ısınmaya bağlı öngörülen iklim şartlarına uygun tohum üretimi ve susuzluğa dayanıklı ot ıslahı ile önlemler alınarak mera hayvancılığının gelişmesi için adımlar atılabilir. Yurt dışında her iklim şartında sürdürülen mera örneklerini görebiliriz.
Mesela beş yıldır gözlemlediğim bir Uruguay modeli var. Uruguay, tamamen bir hayvancılık politikası izliyor. Devlet arazilerini tamamen ailelere açmış durumda ve hayvan yetiştiricileri o arazinin kullanma hakkına sahip oluyorlar. Bakın biz Uruguay’dan hayvan ithal ediyoruz. Ama bunun yerine, üretim modelini alıp uygularsak uzun vadede Türkiye’ye daha fazla katkısı olacaktır.
“SÜT HAYVANINDAN ET ÜRETMEMELİYİZ”
-Hacıince olarak hayvan üretim şekliniz nasıl?

Ahmet Hacıince: Bakın Türkiye’nin et açığının kapatılmasına yönelik mera sorunundan sonraki ikinci sorun da süt hayvanından et üretmeye çalışmak. Biz aile olarak son beş yıldır uyguladığımız ve hala geliştirerek sürdürdüğümüz et ırkı damızlık sığır yetiştiriciliği yapıyoruz. Bunu iki kategoride yapıyoruz. Birincisi, yerli ırklara o bölgenin hayvanına uygun tohumlarla melezleme yapıyoruz. İkinci de, Avrupa’dan getirdiğimiz etçil ırklara, kendi ırkımızı tohumlayarak etçil ırk üretimi yapıyoruz. Bu sorunları bir an önce çözmeliyiz.
“KENDİ YEMİMİZİ ÜRETMEYE BAŞLADIK”
-Sağlıklı gıda konusunda stratejiniz nedir?

Ahmet Hacıince: Biz şirket olarak son 10 yıldır bütün yatırımlarımızı teknolojik kesimhane, atıkların iyi yönetildiği bir fabrika, sürekli mera hayvancılığı ve damızlık besiye yönelik arazi yatırımları ile gerçekleştirdik. Çünkü küçük arazide istediklerinizi yapamıyorsunuz. Bu nedenle çok ciddi arazi yatırımları ile süt hayvancılığı, etçil sığır yetiştiriciliği, besicilik ve yerli ırkların melezleme işleminin yapıldığı dört çiftliğimiz var. Bu arada çiftliklerimizde kendi yemimizi de üretmeye başladık.
-Hangi firmalara tedarik sağlıyorsunuz?
Ahmet Hacıince: Mc Donals, Carrefour Gurme, Metro ile çalışıyoruz.

-İleriye dönük planlarınız neler?
Ahmet Hacıince: Tabi ki aynı yerde büyümek doğru değil. Başka yerlerde de çiftlik araştırıyoruz. Mesela Konya Fabrika’mızın olduğu bölgenin arkasında yer toplamaya başladık.
-Ne zaman ucuz et yiyeceğiz?
Ahmet Hacıince: Aslında ucuz et kelimesi çok yanlış. Daha uygun fiyata et yiyebilmenin koşulu, her zaman söylediğim gibi mera hayvancılığı. Amerika’yı yeniden keşfetmemize gerek yok. Hayvancılığın temel taşı meracılık meracılık.
Biz diyoruz ki, mera ile ilgili bir altyapı çalışması yapılsın. Meracılık Genel Müdürlüğü kurulsun. Oradan meranın tahsislerini, bürokrasiye takılmadan, bu işi yapan insanlara taahhütle verilsin.
Bakın meralarda Türkiye’de hayvan çıkmadığı için her sene meralarda kuru otlar yüzünden çıkan yangın sayısı artıyor. Hayvan yemiyor, ot da kuruyor doğal olarak. Biz nimeti çöpe atıyoruz. Durumlar böyle olunca da etin ucuzlamasından söz edemeyiz.
Böyle giderse Türkiye çiftçi ithal etmeye başlar. Danayı besleyecek adam bulamıyorsunuz. Afganlar ile Suriyeliler olmasa inanın hayvancılık yapacak adam yok.
Elimizdeki meraları değerlendirsek, 3 senede bu ülkenin hayvan sorunu çözülür ve doğal olarak et sorunu da çözülür.
“CİROMUZ 750 MİLYON DOLARLARA GELDİĞİNDE HALKA AÇILACAĞIZ”
-Borsaya açılmak gibi bir hedefiniz var mı?

Ahmet Hacıince: Bence Türkiye’de Amerika’da örneği olduğu gibi Doğrudan İşlem Borsa’sı kurulsun. 8 ay sonrasına karkasın fiyatını sabitlesin. Bu konuyu araştırmak için Amerika’ya gittim. Sonrasında Türkiye’de Borsa İstanbul’un yeni açıldığı dönemde, İMKB’ye gitmiştik ve öğrendiklerimi paylaştım. Ama maalesef olamadı. Çünkü böyle bir borsanın kurulabilmesi için damızlık, sığır yetiştiricileri birliği, narenciye, domates vs. nin de dahil olması gerekiyor. Ama insanları bir araya getirmek çok zor bir iş.
Ciromuz 750 milyon dolarlara geldiğinde halka açılmak gibi bir niyetimiz var. Eğer bir aksilik çıkmazsa 2028 yılında bu hedefimize ulaşmayı umuyoruz.
“UÇAKLA İLK ANGUS GETİREN BİZİZ”
-Hacıince’nin kuruluş hikayesini anlatır mısınız?
Ahmet Hacıince: Atadan dededen, temelden hayvancı bir aileden geliyoruz. Ben 3. Kuşak aileyi temsil ediyorum. 1957’de Antalya, Alanya’da küçük bir kasap dükkânında başlayan bu uzun, ince ve zorlu yolda, kendi öz kaynaklarımızı kullanarak günümüze kadar büyüyerek sektörün söz sahibi entegre et tesislerinden biri olduk.
Çiğ ette marka olmakla ilgili ana tema, bir kere arkanızda bir çiftliğiniz olması şart. Artı çiftliğin doğuran materyal olması lazım. Sen sürekli dışarıdan dana getir, besle, kes, bu da doğru değil. Yüzde yüz müşterinin, son noktadan parayı aldım da bu mal benim diyemezsiniz. O mal fosseptiğe gidinceye kadar sizin. Buna sahip olmak yani sürdürülebilirlik için, doğuran materyale ihtiyacınız var.
2007 yılında Avusturalya’dan Agnus getirdik. Ama dünyanın bir ucundan hayvan getirmek hiç kolay değil. Mesela kiraladığımız geminin Avusturalya limanlarına yanaşması ile ilgili sıkıntı çıktı ve Agnus’ları uçakla getirmek zorunda kaldık. Ama uçak Sabiha Gökçen Havalimanı’na indikten sonra sorun çıktı. Havalimanında kimse o tarihe kadar uçakla hayvan ithalatı yapmadığı için kontrol nasıl yapılır bilmiyor. Düşünün uçaktan indirecek düzenek bile yok. Biz de dışarıdan düzenek kiraladık. Ama hayvanlardan biri kaçtı. Hava trafiği durdu. Jandarmalar hayvanı kovalamaya başladı. Sabiha Gökçen’in alanı kaç bin dönüm bilmiyorum ama 10-15 saat hayvanı yakalamak için uğraşıldı. Tabi Havaalanı trafiğini engelledik diye bize bir sürü ceza kestiler. Avusturalya’dan uçakla ilk Angus getiren olarak tarihe geçtik diyebiliriz.