ANTALYA SOKAKLARINDAN İZLENİMLER…

Figen Albuga Çalıkuşu yazdı

Seçmen CHP’nin daha fazla milletvekili çıkaramamasının nedenini, aday listesinin seçim başarısı üzerine bina edilmemiş olmasına bağlıyor

Sallandım, bilerek sallandım.

İstedim ki seçimin üzerinden biraz zaman geçsin, Antalya’yı izleyeyim, Antalya’yı dinleyeyim, sokağın sesine kulak vereyim.

Sokak izlenimlerine geçmeden önce, seçimin üzerine kısa bir rakamsal çerçeve vereyim ki, sokak izlenimimin oturduğu kaide belirginleşsin.

24 Haziran seçimlerinde 2,5 milyon yeni seçmen oy kullandı. Bu yüksek orandaki yeni seçmen katılımına rağmen yaklaşık rakamlar ile AKP 2,5 milyon, Ana Muhalefet Partisi CHP 800 bin oy kaybetmişti.

İktidar partisinin ve ana muhalefet partisinin birlikte oy kaybı normal şartlarda bir siyasi kilitlenmenin işaretidir. Ancak 24 Haziran seçimlerinin kendine özgü farklı bir durumu var.

Bu seçimlerde yeni kurulan İyi Parti de seçimlere katılmış, Meclis’te grup kurmuştur.

Siyasal iktidarın tüm siyaset ve hukuk sınırlarını zorlayarak baraj altı bırakmak istediği HDP %10 barajını aşarak Meclis’e girmeyi başardı. İyi Parti seçim pastasından yüzde 10’luk bir dilim kotarırken, HDP ve Meclis’e ancak 3 milletvekili sokan Saadet Partisi, bir önceki seçime oranla oyları artırdı.

Şunu da vurgulayarak hatırlatıp söyleyeyim:

İyi Parti ve HDP’nin Meclis’e girmesi demokrasi cephesinin omurgasını oluşturan CHP yönetiminin yaklaşımları sayesinde oldu, AKP’nin Meclis’te azınlığa düşmesi sağlandı. Saadet Partisi’nin oy oranının artmasında da CHP stratejisinin katkısı söz konusudur.

Şunu da ilave edeyim:

AKP’nin koalisyon ortağı gibi hareket eden MHP’nin de oyları düşmüştür. Ancak bu parti grup kurarak ve yüzde 10 barajını aşarak, beklentilerin aksine sürpriz yapmıştır. Artık bundan böyle çok partili bir Meclis söz konusudur.
 
Şimdi gelelim Antalya’ya…

Yukarıdaki tablo Antalya’ya da aynen yansıdı. Açık yürekle söyleyeyim, görüntü böyle olmakla birlikte bu aynen yansıma Antalya özelinde yaşanmaması gereken bir sonuçtur.

Zaten sokak da bunu haykırıyor. Peki neden?

Çünkü CHP bir önceki seçimlere oranla çok olumlu ve avantajlı şartlara rağmen yüzde 5 oy kaybetmiş, rahatlıkla kazanacağı milletvekillerini diğer partilere kaptırmıştır.

Bu sonuç için kim ne ve hangi köklü analizi yapar bilmem ama sokak analizini yapmış, mühürleyip rafa kaldırmış bile…

Antalya CHP’nin doğal müttefiki sayılması gereken bir kenttir. Yaşam tarzı, yıllık 14 milyon turist sayısı, güçlü orta sınıf yapısı ve eğitim düzeyi, en eğitimli kadın nüfusunu barındırması Antalya’nın farklarını oluşturur. Nitekim Antalya referandum oylamasında ezici bir oranda “hayır” oyu vermiştir.

Ayrıca ekonomik şartlar, işsizlikten pahalılığa kadar olumsuz makro göstergelerin günlük yaşam üzerindeki ezici etkisi de muhalefetin başarı şansını yükseltmesi gereken en önemli etmenlerden biridir.

Muhalefete büyük avantaj sağlayan diğer koşullara girmiyorum. Yolsuzluk, yasaklar, yönetememe, eskiye takılıp yeni ve farklı bir şey söyleyememe, umutsuzluk v.s.

Ama bunları sokakta duydum. Sokaktaki eleştiri bombardımanı hiçbir noktayı açıkta bırakmadan bombalıyor…

Sokaklar CHP’nin oy oranını düşürmesi ve daha fazla milletvekili çıkaramamasının nedenlerinden ilkini, milletvekili listesinin seçim başarısı üzerine bina edilmemiş olmasına bağlamakta.

Vallahi, sokaklarda duyduğum, rastlaştığım eleştirileri izlerken şu gerçeği anımsadım:

İPSOS’un 2018 seçim sonuçlarına dayanarak yaptığı araştırmaya göre, ilköğretim düzeyine doğru gittikçe AK Parti, üniversite düzeyine doğru gittikçe CHP’nin oy oranı yükseliyor.

Bu demektir ki; CHP eğitimli ve bu nedenle de sorgulayan seçmen kitlesine sahiptir. Bu kitlenin bu özelliği göz ardı edilmemesi gerekirken, liste hazırlanırken, Antalya’da pekâlâ göz ardı edildiği seçmen nezdinde elle tutulur şekilde görülüyor.

Bir kadın seçmen bana aynen şunları söyledi:

Listeyi hazırlayanların hangi özellikte seçmen kitlesinden oy aldıklarını unutmuş ya da önemsememiş olduğu anlaşılmaktadır. 
Hazırlanan her listeyi CHP seçmeni sorgulamaz ve oy verir düşüncesi büyük bir yanılgı ve hatadır.

Antalya’da üstelik bir Genel Başkan Yardımcımız da varken böylesi oy kaybına neden olabilecek bir liste yanılgısına düşülmüş olması daha da düşündürücüdür.

Sustum ne diyeyim?

Maalesef, saha çalışmaları sırasında en çok liste eleştirisi ile karşılaştım. Yakıcı sorular yumağıyla karşılaştığımda muhataplıktan sıyrılmak istedim, “Sayın Baykal’a liste başı vermek insanî bir saygının gereğidir ama siyaseten ne kadar doğrudur” sorusu mesela, nasıl cevap vermek gerekir, insanî vefa ile seçmen realitesi arasında sıkışıyor insan…

Daha seçim öncesi pek çok hemşerimiz listeye olan kızgınlıkları sebebi ile oylarını esirgeyeceklerini açık yüreklilikle beyan ettiler.

Ve maalesef bu beyanların gerçekliği seçim sonuçları ile görülmüş oldu.

Türkiye yaş ortalamasının 29 olduğu ve 2,5 milyon yeni genç seçmenin aramıza katıldığının bilindiği bir seçime hazırlanırken derinlemesine yapılması gereken “strateji çalışmasının yapılmadığı” da eleştirilen konulardan biri. Sokak fazlasıyla üzerinde duruyor, onu bizzat gördüm.    

Sokaktan naklen yayına devam edeyim:

Listenin yenileşmesine, kadın genç dengesini, keza bölgesel dengeleri taşımasına fırsat verilmedi.

Eski izlenimini veren bir liste görüntüsünden kaçınılmadı.

Çok daha etkileyici ve dolayısıyla sürükleyici bir liste yapılabilirdi.”

Kadın feryatları ise vurguyu daha farklı bir yere yapıyor.

Antalya’da CHP 1935 yılından beri kadın milletvekili çıkaramıyor, çünkü erkek egemen bir anlayış sürekli ilk beşe hâkim oluyor.

İlk sıraya bir kadın aday konarak farklı ve etkileyici bir açılım yapılabilirdi, bir yenileşme rüzgârı estirilebilirdi. 

Nedense gene geleneksel kalıplar tercih edildi. İlk beşte tek bir kadın adayın olmaması, 85 yıldır tek bir kadın milletvekilinin bile Meclis’e gönderilmemiş olması ne mahcubiyet ne de daha özenli bir davranışa yol açmadı. Başta bir kadın seçmenlerden bir özür bile dilenmedi.”

Bu konuya hak verip kapatmak için çabaladım, ama el hak doğru söylüyorlar.

Çünkü erkek egemen siyasetin ağırlığı kırılamamıştır.

Diğer tüm partilerde sorunsuz seçilecek sıralarda kadın aday olmasına karşın, yeri geldiğinde ilk kadına seçme ve seçilme hakkını veren ülke olmakla övünülmesine rağmen Atatürk’ün benimsediği kadın erkek eşitliğinin siyasi öncelikler adına bir türlü yeterince içselleştirilemediği görülmektedir.

Bunlar sokaklar, bir de ilçeler var…

Oraları da adım adım dolaştım. Onların eleştirileri ilçeler bazında yükseliyordu:

Antalya ilçeleri arasındaki özellik farkları ve bunun seçime etkisi de yok sayıldığını topluca söylüyorlar.

Örneğin tıpkı Serik gibi Manavgat da Antalya’nın bir ilçesidir, Alanya da. Ancak ikisi de birbirinden çok farklıdır.

Bu iki ilçe arasındaki denge milletvekili listelerine yansımadığı vakit, önemli bir eksiklik ortaya çıkıyor

Nitekim siyasetle yoğrulmuş, yerel siyasetin dehlizlerinde dolaşmış, tecrübeli bir seçmenimiz, adeta olay yeri incelemesi yaptı:

İl Başkanı, Genel Başkan Yardımcısı, vekil adaylarının Serikli olması sebebi ile Serik ilçemiz ağırlıklı temsil edilmiş ama CHP burada üçüncü olmuştur. Burada bir yanlışın olduğu ortadadır.

Antalya’nın sürekli değişen soysal, ekonomik tomografisinin analizi iyi irdelenerek yeni ve farklı seçim stratejileri hazırlandığı, sahadaki çalışmalarımız eskisi gibi babadan kalma usullere bağlı kaldığı” eleştirisini de duydum.

Bunları sıkı sıkıya not ettim. Sizlerle de paylaşmak istedim.

Bir de sokağın bu çok akılcı gözlemlerine, buradan üreyen sert eleştirileri değerlendirmek yerine “sahte ulumalarla çakma çakallık yapmayı” deneyenler var. Onlar temel çözüm isteyen konularla değil, insanlarla uğraşarak zehir üretimi peşindeler ama zehir üretmekte bile çok yetersizler.

Onlara Muratpaşa İlçesi’nden bir üye bana soru sorarak eğlenceli bir cevap verdi:

Birinci sıraların hep başarılı sayıldığı, beşten öte milletvekili neredeyse MHP’nin baraj altı kalması dönemi hariç hiç çıkmadığı donmuş hâli ve her türlü başarısızlığı neşter masasına yatırmak yerine tek tük de olsa kimilerinin gelmiş geçmiş altıncı sıra adaylarına bulaşma sakilliği ve kurnazlığı bu genç arkadaşımızın alay konusu olmuştu.

Ortalıkta hiç görünmeyen başarılı, sıcağın altında helak olan başarısız, öyle mi” diye soruyordu…

Sokak eleştirileri bana umut verdi.

HAYATİYET gördüm.

Hattâ samimi bir şekilde söyleyeyim, sevindim…

Neden mi?

Çünkü bu analizlerin bir sonraki seçimlere katkısının olması ve eksikliklerin giderilmesi ve mahcubiyet duyulması hâlinde hiç şüphesiz Antalya’da seçim açık ara birinci kazanılacaktır.

Enseyi karartmadan eksiklikleri gidermek, safları kuvvetlendirmek ve morali bozmamak gerekir.