Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk, geçmişi ve geleceği sürekli düşünen kişilerin anda kalmakta zorlandığını belirtti. Bu durumun, yaşamdan keyif almama, duygulara kulak verememe ve fizyolojik rahatsızlıklara yol açabileceğini vurguladı. Durgunluk, odaklanamama, ani öfke patlamaları veya duygularını dışa vuramama, yorgunluk gibi belirtiler bu durumun göstergeleri arasında yer alıyor.
Öztürk, "Zorlanmalar aslında kişiyi değişime davet eder. Bir problem veya kriz gibi görünen zorlanmalar, kişinin mevcut durumunun ona iyi gelmediğinin bir işaretidir. Bu durumları bir fırsat olarak görmek, kendimizi yargılamaktan kurtulmamıza yardımcı olur," dedi.
Geçmişi Düşünmek: Yarım Kalmış Meseleler
Geçmişi sürekli düşünmenin, tamamlanmamış meselelerden kaynaklandığını ifade eden Öztürk, şöyle devam etti: "Geçmişte yaşadığımız ve tamamlanmamış olaylar, zihnimizi meşgul eder. Örneğin, bir arkadaşımızın bizi üzen bir şey söylemesi ve o an istediğimiz gibi cevap veremememiz, zihnimizde o olayı tekrar tekrar düşünmemize neden olabilir. Bu durumda, öncelikle bizi üzen şeyi anlamaya çalışmalıyız. Aksi takdirde benzer durumlarda aynı şekilde tepki verir ve kendimizi sürekli düşünür halde bulabiliriz."
Gelecek Endişesi: Planlama ve Kaygı
Geleceği sürekli düşünmenin de yorucu olduğunu belirten Öztürk, "Bizi geleceği düşünmeye iten bir durum olduğunu unutmamalıyız. Geleceği düşünmek, olası problemleri önceden çözmeye çalışmak veya başkalarının eleştirilerinden kaçınmak gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. Örneğin, arkadaşlarını kendi şehrine davet eden birinin sürekli hangi rotayı gezdireceğini planlaması, olası problemlerin önüne geçme çabası veya takdir görme isteğinden kaynaklanabilir. Geleceği düşünmek, anlama odaklanıldığında daha sağlıklı ve uzun süreli bir iyileşme sağlayabilir," dedi.
Anda Kalmanın Önemi
Öztürk, "Hayatta sonsuz bir 'şimdi' vardır. Geçmiş, yaşadığımız deneyimlerle hayatı anlamlandırmamızı sağlar, gelecek ise hayatta kalma yollarını aramamıza yardımcı olur. Hayallerimiz, bizi yaşamda tutan itici bir güçtür ve planlar hayatımızı kolaylaştırır. Ancak, geçmiş veya gelecekte takılı kalmak duygusal, zihinsel veya bedensel zorlanmalara yol açar. Sonsuz bir şimdinin varlığını kendimize hatırlatarak anda kalmaya niyet etmeliyiz," diyerek sözlerini tamamladı.
Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk'ün bu değerli bilgileri, geçmiş ve gelecekte takılı kalmadan, anı yaşayarak daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmenin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.