Yüksek Öğretim Kurumunun son yayınladığı verilere göre Türkiye’de 208 üniversite, 94 tanesi eğitim fakültesi olmak üzere toplam 1529 fakülte bulunmaktadır. Bu sayılara rağmen ülkemizde Milli Eğitim Akademisi kurulması düşünülmektedir. Öğretmen ve öğretmen adayları olarak öğretmen yetiştirme ve atama sürecinin iyileştirilmesini beklerken öğretmen yetiştirme süreci uzatılmakta ve öğretmen atama süreci zorlaştırılmaktadır. 

Açılması düşünülen Milli Eğitim Akademisinde 550 saat pedagojik formasyon verilmesi planlanmaktadır. Oysa ki mevcut eğitim fakültelerinde pedagojik formasyonu da içeren ortalama 2000 saat teorik ve uygulamalı eğitim verilmektedir. 2000 saatimizi iyileştirici projeler beklerken bu sürenin uzamış olması öğretmen adaylarını üzmektedir. Amacınız daha fazla eğitim vermek değil mevcut eğitim sistemine daha nitelikli öğretmenler yetiştirmek için 2000 saatimizi zenginleştirmek olmalıdır. Üstelik öğretmenlerin bu süreci bitirdikten sonra 3 yıl ataması yapılmadan çalışması bekleniyor. Öğretmenlik bir sanat işidir. Sanatçı geçim sıkıntısı çekerse, ondan yaratıcılık beklenemez. (İ.N. Özgür)
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin; ‘’20 Milyon çocuğunu bana emanet eden velilere en iyi öğretmeni seçmek benim görevimdir.’’ açıklaması ile öğretmen atama sürecinden de bahsetmektedir. Fakat en iyi öğretmeni yetiştirirseniz seçmek zorunda da kalmazsınız. Bu açıklama ile eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmenlerin sahaya inmesi için yeterli olmadığını düşünmekteyiz. 
O zaman çözüme bazı yerlerdeki eğitim fakültelerini kapatarak, mevcut fakültelerin kontenjanlarını azaltarak, eğitim fakültesi baraj puanını yükselterek ve formasyonu kaldırarak ya da sınırlandırarak başlayabiliriz. Fakülte ve öğrenci sayısı azaldığında ve gelen öğrencilerin akademik başarısı arttığında eğitim fakültelerindeki 2000 saatimizi MEB ve YÖK’ün ortak çalışmalarını arttırarak, uygulamalı ders saatini arttırarak, staj süresini uzatarak, mevcut derslerin içeriği zenginleştirilerek, okunması gereken kitaplar, izlenmesi gereken filmler, yapılması gereken projeler belirlenerek bu süreç iyileştirilebilir. 
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin; "KPSS yeterli bir seçme kriteri olmadığı için mülakat gerekli" açıklaması yaptı. Fakat yeterli görmediğiniz sınav puanı bile olmayan ya da düşük olan kişiler şu an sahada ücretli öğretmenlik yapmaktadır. Şu an amacımız en iyi öğretmeni seçmek ise herkese formasyon verilip sahaya davet edilmemelidir. Yapılan açıklamalar ile mevcut eğitim sistemimiz örtüşmemektedir. 
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk; "En önemli ve feyizli görevlerimiz, milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretler olur." açıklamasıyla milli eğitimin en önemli ve feyizli görevinin en iyi öğretmeni seçmek değil, en iyi öğretmenleri yetiştirmek olduğunu bizlere hatırlatmaktadır. 
” Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın (kültürün) müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler tatbik (uygulama) mevkiine konduğu vakit Türk milleti yükselecektir.” (Mustafa Kemal ATATÜRK)