Ortadoğu yeniden şiddetli bir savaşa sürükleniyor. İran–İsrail çatışması, Tel Aviv ve Tahran’daki saldırılarla tırmanırken, bölge hava sahalarının kapatılması ve güvenlik endişeleri küresel çapta hissediliyor . Bu durum, Türkiye turizmi için gerçek tehditler oluşturuyor.
İran–İsrail savaşının Türkiye turizmi için alarm zilleri çaldığını söyleyebiliriz. Bu krizi zararla kapatmak yerine, hızlı reflekslerle güven tazelemek ve yurtdışında “Türkiye güvenli” mesajını öne çıkarmak gerekiyor...
İsrail, İran ve Suriye hava sahaları kapanmış durumda...
Uçuşlar Türkiye hava sahasına yönlendiriliyor, bu durum hem iç ve dış hatlarda yoğunluğu artıracak hem de tarifelerde gecikme ve maliyet yükselişine neden olacaktır.
İngiltere başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin Dışişleri bakanlıkları, Türkiye’deki “protestolardan uzak durun” büyük şehirlerde (İstanbul, Ankara) gösteriler ve güvenlik ihlalleri riski var uyarılarında bulundular. Güvenlik algısı “orta-yüksek riskli” boyutlara geldikçe, Türkiye’ye yapılacak rezervasyonlarda %10–20 arasında düşüşler gerçekleşebilir...
Daha şimdiden İran’dan Türkiye’ye geçici göç ve turist akını başladı. Ancak savaş uzun sürecek olursa İranlı turist sayısında keskin düşüş yaşanabilir. 2017'de 2,5 milyonlu sayılara ulaşan İranlı ziyaretçi sayısı tekrar düşerse, turizm gelirlerimize yansıyacaktır...
Ortadoğu ülkelerinde (Mısır, Ürdün, Lübnan) turizm ciddi darbe aldı; Türkiye daha güvenli olsa da savaşın uzun sürme ihtimali ile benzer etki istikrarlı biçimde hissedilebilir.
Enerji ve ulaşım maliyetlerindeki artış, paket tur fiyatlarına yansıyacaktır; bu da Avrupa, Uzakdoğu gibi alternatif destinasyonlara yönelimi güçlendirecektir .
Türkiye turizmi, yıllık yaklaşık 60 milyar $ gelir elde ettiği bir sektör. Bu kadar büyük bir ekonomide uçuş kesintisi, güvenlik endişesi, bölgesel rekabet, yüksek maliyetler ve İranlı kayıp turistler, birleştiğinde finansal sarsıntı yaratabilir.
Sektörel daralma ancak sıkı önlemler, diplomatik iletişim ve güven artırıcı adımlar ile kontrol altına alınabilir.