“Beyler, mutfaktakine dikkat edin” dedi. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, kötü olarak bilinenlerin iyi, iyi olarak bilinenlerin ise kötü olabileceğini hatırlatan Atasoy, “Ne gördüğüne inan ne duyduğuna inan. Size söylenenlerin arkasında başka bir hakikat olabileceğini unutmayın. Kısacası, ne ben gördüm diyene inanacaksın ne de ben duydum diyene inanacaksın. Mutlaka bir kanıt arayacaksınız” dedi.
“TÜRKİYE’DEKİ KRİMİNAL LABORATUVARLAR BAZI AVRUPA ÜLKELERİNDEN DAHA İYİ”
Suçu aydınlatmak için kullanılan deliller hakkında örnekler veren Prof. Dr Atasoy, saç, gözyaşı, DNA, kan, tükürük ve parmak izinden nasıl faydalandıklarıyla ilgili bilgiler verdi. Günümüz teknolojisinde suçla mücadelede gelinen noktayı anlatan Atasoy, “Türkiye’nin kriminal laboratuvarları altyapı, cihaz, personel açısından pek çok Avrupa ülkesiyle aynı durumda; hatta bazılarından daha iyi bile. Sorun sadece olay yeri incelemede” ifadelerini kullandı.
“ÖNEMLİ OLAN FAİLİ BULMAK DEĞİL, SUÇU ÖNLEMEKTİR”
Bir suçun işlenebilmesi için fail, hedef (mağdur) ve olay yerinin üçünün de birden olması gerektiğini açıklayan Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Önemli olan faili bulmak değil; suçu önlemektir. Fail, mağdur ve olay yeri üçgeninden biri eksik olursa suçun işlenmesi mümkün değildir. O yüzden biz harabe binaların, yarım kalmış inşaatların yıkılmasını, karanlık sokakların aydınlatılmasını istiyoruz. Bunu yaparsanız olay yerini ortadan kaldırırsınız. Mağdura destek verirseniz o mağdur olmaktan çıkar” dedi. Söyleşiyi vatandaşlarla birlikte dinleyen Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Akbaş, Atasoy’a teşekkür ederek, Alanya’nın fethinin 800. yılı anısına yaptırılan tabloyu takdim etti. Atasoy, farkındalık ve bilgi paylaşımı içeren söyleşisinin ardından okurları için bir de imza etkinliği düzenledi.